Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sergen Aydın

Ahlâk, kendim ve beni çepeçevreleyen dünya hakkında bir şey bildirmez. Bundan dolayı dogrulanıp yanlışlanma çeşidinden sorunu yoktur.
Reklam
Gerekli delillerce desteklenmeksizin defalarca yoklanıp kanıtlanmamış inançların, bilgiymiş, üstelik de bilimsel bilgiymişcesine pazarlanıp satılması büyük kabahattır. Bilgi sahteciliği cinsinden olan bu kabahata Aristoteles, "safsatacılık" demiştir. Tarihte safsatacılığın eşsiz ustaları Yeniçağ Batı Avrupa ile Çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetlerinde serpilip onlara omuz vermiş ideolojiler olup bunların da başında "sermâyecilik" gelir. Sermayeciliğin bilgi sahteciliği, yahut başka türlü söylersek, safsatacılığı, ikiye ayrılır: Ticârette reklâmcılık, eğitim-öğretim ile siyâsette propaganda.
Sayfa 68
Toplum-kültür ortamında gelişen insanı belirleyen özelliklerin başında dillenmek gelir. Dillenmeyle, insanın duyuş hassası zayıflamıştır. Onun yeriniyse, kavramlaşma alır olmuştur. Böylelikle hayvanla arasındaki mesâfe açıldıkca açılmıştır. Sonuçta, canlı doğanın evriminden farklı yeni bir gelişme çizgisi ortaya çıkmıştır: Kültürün tekâmülü...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir dilin, felsefe yapma sanatına elvermesi için onun yüksek derecelerde kavramlaşmış ve dilbilgisi kurallarının "schématiaue" biçimde belirlenmiş olması zorunludur. Böyle olanlar, üstümmedeniyet dilleridirler. Öyleyse yüksek medeniyet seviyesine erişmemiş bir dilde felsefe yapılamaz.
Sayfa 31
70'li yıllar
İş hayatında azimli, sebatkâr olmak gerektiğine inanılırdı. Fazla iş yeri değiştiren bir gence iyi gözle bakılmaz, ilk başladığı işten emekli olması beklenirdi. Hayat istikrar üzerine kuruluydu, maceracıların sonu hep kötü olmuştu.
Sayfa 486
Reklam
70'li yıllar
Mektubun yeni telefon alması ile birlikte hayatımızda çok şey değişti. Her an ulaşılabilmenin ve sesini duyabilmenin yeterli olması, mektubu, ince ve nazik ilişkileri hayatımızdan çıkardığı gibi belgeleri de sildi. Oysa mektup belgeydi ve her biten aşktan sonra "al mektuplarını, ver mektuplarımı" dönemi yaşanırdı. Artık aşklar cep telefonlarının meşgul sinyali vermesi ile bittiği için alınıp verilecek mektuplar da kalmadı.
Sayfa 443
70'li yıllar
Televizyonla birlikte reklamlar hayatımıza girdiğinde tüketim nedir bilmiyorduk. Annelerimiz dolma yaptıkları kabak içlerinden mücver pişiriyorlar, çamaşır yıkadıkları suyu tuvalete döküyorlar, kaçan çoraplarını atmayıp biriktiriyorlardı.
Sayfa 128
70'ler
Görgünün önemsendiği, aile terbiyesi almış sıfatının çok sık kullanıldığı yıllarda iyi aile olmanın koşulu varlıkta olmak değil, görgülü olmaktı. Maddi durumları birbirinden farklı olsa da benzer terbiye yapısına sahip aileler daha sık görüşür, yakın olurlardı.
Sayfa 106
İnsanlar nereye gittiklerini biliyor mu acaba? Nereden gelip nereye gittiklerini. Çocuk; şunu bil ki işte bu yollar, bu arabalar, bu sel olmuş akan sarı- kırmızı ışıklar arasında âdemoğlu bu sorunun cevabını unuttu.
Sayfa 33
Kalabalık, şu tüketime doğru savrulan kalabalık tüketimin hasını tüketemez. Doymaz bir türlü, tatmin olamaz. Gözü sürekli başkasının üstündedir. Mutsuzluk bu mu?
Reklam
Gereksiz Çıkmazlar
Ne var ki ben, kendimle ilgili bazı meseleleri hâlâ çözebilmiş değilim. Rendekâr düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım. ama kimim? Galata'da, Yelkenci Hanı bitişiğinde ikamet eden Uzun İhsan Efendi mi, yoksa bugünden tam üç yüz sekiz yıl sonra, sözgelimi İzmir'de oturan mahzun ve saşkın adam mı? Hangimiz düş ve hangimiz gerçek? Düşünüyorum, o halde ben varım. Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum. Çünkü o, benim düşüm. Varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.
Sayfa 237
Her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı.
İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Signe nedenini tam olarak anlayamasalarda "para sorunlarını konsantrasyona iyi gelmediği" bulgusuna ulaştıklarını söylüyor. Maddi durumumuz konusunda endişe içinde olmak beyninizin büyük kısmını işgal ediyor.
Edebiyatın büyük bir iyimserlikle yarattıkları şeyin kontrolünü kaybeden insanların hikayeleri ile dolu olduğunu söylüyor Aza. Dr Frankenstein'ın yarattığı canavar kaçıp cinayet işliyor sözgelimi. Dünyanın en ünlü internet siteleri için mühendis olarak çalışan arkadaşlarıyla konuşurken bu hikayeleri düşünmeye başlamış. Onlara örneğin öneri motorlarının neden bazı şeyleri önerip bazı şeyleri önermediği gibi temel sorular soruyormuş. " Neden öyle şeyleri önerdiğine emin değiliz." diyorlarmış. Yalan da değil tam olarak anlamadıkları şeyler yapan bir teknoloji oluşturmuş durumdalar. Eserinizin öngöremediğiniz şeyler yapmaya başladığı nokta, yaptığınız işi bırakmanız gereken nokta değil mi?
Sayfa 144
Kendimize tersine mühendislik yapma süreci içindeyiz bence. İnsan kafatasını açıp bizi kontrol eden ipleri bulduk; kendi iplerimizi oynatmaya başladık. Böyle olunca belli bir yönde kazara yapılan ani bir hareket kolunuzun iyice çekilmesine yol açıyor; bu da ipinizi biraz daha çekiyor... Böyle bir çağa doğru gidiyoruz.
726 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.