Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çiğdem Ayhaner

Hayır, ben dünyaya bir kez geldim ve bir daha gelmeyeceğim: Genel mutluluk falan bekleyemem… Ben kendim için yaşamak istiyorum, yoksa hiç yaşamayayım, daha iyi… Ben yalnızca cebimdeki rubleyi sımsıkı tutup, ‘genel mutluluk’ bekleyerek aç bir annenin önünden geçmek istemedim.
Reklam
Evet, belki bir hataydı bu, ama sorun kocakarı sorunu değil! Kocakarı yalnıZca bir hastalıktı… Ben onu bir an önce aşıp gelmek istedim. Ben bir insan öldürmedim, bir ilkeyi öldürdüm, ama üstünden aşıp ötesine geçemedim, bu yanda kaldım… Yalnızca adam öldürmeyi becerebildim. Hatta anlaşılan bunu bile beceremedim…
Bir 'girişimci' zaten 'düş' e doğru yol alan kişidir," dedi, sesi çok yumuşaktı. "Bahiste itibarını ortaya koymaktan çekinmeyen ve kalıplarla önceden kurulmuş dengeleri kırıp, çok daha elverişli olanları yaratarak gerçekliği değiştirme gücüne sahip bir isyancıdır... Birkaç adamı bir araya getirmek, onların sorumluluğunu üstlenmek, onları şevkle yüreklendirmek, kendi düşünü onlara bulaştırmak girişimciliğin belirleyici nitelikleri olarak adlandırılabilir. Aslında bunlar, insanın sorumluluk merdiveninde en üst basamaklara erişmesini sağlayacak Oluş meziyetleridir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kahramanlık, meydan savaşında değil, yalnızlık içinde, kendine karşı kazanılan, insanlık merdivenindeki bir düzeydir. Savaş yalnızca kahramanın görünmez bir şekilde ele geçirdiği şeyi görünür kılmaya yarar. Savaşta onun yenilmezliği, yıkılmazlığı, Oluşunda çoktan gerçekleşmiş olan bir şeyin yeniden kanıtlandığı bir deneme, ölüm üzerindeki zaferini gösteren turnusol kağıdındaki, gerçek bir engel sınavıdır.
"Hazır olmayan bir kişiden bir sorunu veya hastalığı çekip almak, onun alarm sistemini kapatmaya ya da ondaki ilahi bir hız adaptörünü ortadan kaldırmaya benzer. Kişi hazır değilse, bunun getireceği sonuçlar asla tahmin edilemez. Kişi kendisini öncekinden çok daha kötü koşullarda da bulabilir." "Bu nedenle, kimseye dışarıdan yardım edilemez. Bir hastalık veya bir endişe ondan uzaklaştırıldığında, insanoğlu onların yerine, iç düzenini dengede tutan kusursuz bir makine misali hiç zaman kaybetmeden, Oluşuna karşılık gelen koşulları oluşturarak, yerine başka bir hastalık veya yeni bir endişe koyar."
Reklam
İnsanı insan olarak düşünün ve onun dünya ile ilişkileri de insanca olsun, o zaman sevgiyi sadece sevgiyle, güveni güvenle vs.değiştirebilirsiniz. Eğer sanattan tat almak istiyorsanız, sanatkarca eğitilmiş olmanız gerekir. Eğer başka insanları etkilemek istiyorsanız, onlar üzerinde gerçekten uyarıcı ve geliştirici etki yapan bir kişi olmalısınız, insanlarla doğayla olan her ilişkiniz, sizin iradenizin nesnesi olan, gerçek bireysel yaşamınızın en net yansıması olmalıdır. Eğer sevginiz sevgi doğurmuyorsa bu,sevginizin üretmediği anlamı taşır. Eğer seven kişi olarak yaşamınızı ortaya koyuyor ama sevilen bir kişi olamıyorsanız sevginiz güçsüzdür. Şanssızlıktır
"Her güçlüğün, korkunun, şüphenin, belirsizliğin ardında yıkıcı bir düşünce gizlidir ve bu yıkıcı düşüncenin ardında da hepsinin en büyük nedeni olan ölümün kaçınılmaz olduğu düşüncesi vardır. Bu, insanlığın gerçek katilidir... İnsanın felaketlerinin, kendi yarattığı uygarlıklarındaki savaşların ve işlenen suçların esas kaynağıdır. İnsanda mevcut olan bu ölüm tohumunun farkına varılması, varoluşundaki fiziksel ölümü ebediyen silecektir. Sınırları tutan tırabzanlar gibi ölüm de sıradan insanı sonsuzluğun şaşkınlığından korumaktadır.
"Sadece, her şeye karşılık ortaya kendisini sürebilen bir kişi, tüm varlığıyla değişmeye çalışan ve bunu 'isteyen' biri başarabilir," diyerek beni düşerken havada yakaladı. "Sıradan insanların gözünde; gözü kara, risk alan ve sorumsuz biri olarak görünse dahi, bütünlük ve sağlam inanç kılavuzluğunda ilerleyen bu kişiye 'kurtuluş bilinci' her zaman eşlik eder. Aslında hiçbir şeyi riske atmadığını bir tek o bilir. İş hayatındaki en korkutucu girişimlerde bu doğruluğa sahip olan kişiye hiçbir şey saldıramaz ve onu başarısız yapamaz. Dokunduğu her şey gelişir, büyür ve çoğalır. Her koşulda, hatta en umutsuz olanlarda bile her zaman bir çözüm bulur. Olaylarla koşullar onu hep haklı çıkarır, çünkü çözüm kendisidir."
Ancak gerçek bir düşleyen rahat olabilir. Düş güvenliktir. Şüphe, korku ve ıstırap yanılsamadır ve bunlar sıradan bir insanın tek gerçeğidir.
Yaşam, içinde bulunduğun durumu gösteren en korkunç maskesini takıp, sen her neredeysen oradan seni çıkartmaya gelir. Korktuğun şey nedir? Yoksullaşmak mı? Terk edilmek mi? Sağlığını, evini veya işini yitirmek mi? İşte yaşamının seni korkutmak için takınacağı maske de o olacaktır. Bir kişi her neden korkuyorsa, yolda önüne çıkacak olaylarda, o korkusu birebir gerçekleşerek kendini gösterecektir.. Geçilmemiş sınavlar gibi, er ya da geç onları yeniden göğüslemek zorunda kalacaktır.
Reklam
Her türlü iyileştirmede olduğu gibi, bundan böyle artık yön dıştan içe doğru değil, aksine içten dışa doğrudur.
Havadan, çabucak zengin olmak… Çalışıp çabalamadan!.. Bir kez hazır yemeye, başkasının emeğine yaslanıp asalak geçinmeye alışılmaya görsün, işte böyle saati gelince herkes hünerini göstermeye başlar…
Bir kişinin gelişmişlik ölçütü onun anlama düzeyidir ki bu onun hak ettiği dünyayı yaratır. Anlamak, sınırların içine almaktır, insanın vizyonunun genişlemesi, döküntülerle ve çökelti tabakalarının ortadan kaldırılmasıdır. Bu bir irade işidir. Bu ne dışarıdan gelebilir, ne de zorla yaptırılabilir.
Bir insanın cenneti araması gerekmez. Onu hak etmek için herhangi bir şey yapması gerekmez. Öğrenmesi gereken tek disiplin, cehennemini, yani anlayışsızlığını yok etmektir.
Tıpkı hayvanlar aleminin derinliklerinde ağını ören akıl almaz bir böceğin yaptığı gibi bilinçsiz ve karanlık bir sanat.İnsan, orada trajik bir biçimde hem örümcek, hem de onun avıdır.
145 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.