Mutsuzluk bulaşıcı hastalık gibidir. Çok çabuk yanındakilere bulaşır ve onları da mutsuz eder. O yüzden insanlar mutsuz insanlardan sanki bulaşıcı bir hastalığı olan birinden kaçar gibi kaçarlar.
"Seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye meyilli değilim. Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını, herkesin ölüme mahkûm olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum."
"Seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye meyilli değilim. Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını, herkesin ölüme mahkûm olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum."
Görkemli Izdırap’tan alıntı yapmam gerekirse, “Çağdaşlık -belki hayatları dışında-, kimsenin herhangi bir değere sahip bir şey kaybetmediği türde savaşlar yapılması konusunda uzmanlaşmıştı.”
"Ey iğnem dik !
Askere giyecek yetişir, sınırdaki askere hizmet aziz bir iştir.
Ey iğnem dik !
Elinde teyellenen bu gömlek bir kahraman gencin vucudunu
TÜRK'ün vucudunu örtecek..."