Kalu beladan bir özleyiş kalmıştır insanda. Ne zaman hayvani ruhun üstüne çıkan bir meziyet, bir his, bir nesne görse aşinalığını anımsar. Yarası kaşınır, kabuğu kalkar, kanı kaynar böylece hiç kapanmaz. Ta ne vakte kadar, sultani aşk ciğerini delip yok ola, vuslata ere. İnsan üstü cefalar ne için, ruh bedenden sıyrılsın ölmeden evvel ölsün, yalancı dünyaya doymasın.
Kalp şerik kabul etmezmiş Yaradana. Ciğerini ne delerse neye ise kıblesi ondan tutulurmuş imtihana. Yakup’un muhabbetini firkatle kendine döndürmesi gibi. Bunu anlatıyor zahirde.
Kalbin üstünde kalp, ruhum üstünden ruh, aklın evvelinden akıl hepsini gördüm, duydum. Bir küçük kalp kırılışı, bir lahza hased ki niçin ben batınına eremedim. İnsana, ezele muazzam bir yolculuk. Gitmek isteyen okusun vesselam...