"On sekizinci yüzyılda Fransa'da, dâhi ve iğrenç kişiler yönünden hiç de yoksul olmayan bu dönemin en dâhi ve en iğrenç kişilerinden biri sayılması gereken bir adam yaşadı."
Bu adam Jean-Baptiste Grenouille.
Dâhi, çünkü kokulara karşı inanılmaz derecede duyarlı, sadece burnuyla bile yaşayabilecek biri. Bir koklayışta asla duyulmayacak kokuları bile algılıyor.
İğrenç, çünkü o, kokular uğruna dehşete uğratan bir yöntemle cinayetler işleyen bir katil.
Ancak Grenouille'nin benliği yok, evet benlik. Kokularla kendi benliğini yaratmaya çalışıyor. Aslında Grenouille'nin kendine özgü kokusu yok, o nedenle kokuları kullanıyor.
Oluşturduğu kokuların diğer insanlar üzerindeki etkisini okurken kokunun bu kadar güçlü olduğuna inanamayacaksınız. Örneğin, o, isterse asla dikkat çekmeyen bir dilenciye dönüşür, isterse saygıdeğer ve çekici bir beyefendiye, isterse de herkesin tapacağı 'Büyük Grenouille'e. İşte bunun için özel kokulara ihtiyacı var, ona göre 'özel' kokular. Bu da cinayetlerin sebebi.
'Sıradan insan' kokusu bile yapabiliyor, düşünün artık.
Aynı zamanda Grenouille için gerçekten tuhaf biri denilebilir, dışarıdan gayet normal tabii. Mesela o gülüyorsa bu gerçek değildir, bilinçli olarak ağzını oynatıyordur sadece. Bu bilinçli yüz ifadelerine kokuları da ekleyerek olmak istediği insana dönüşebilir, güvenilir biri olabilir örneğin.
Kokuların bu kadar etkili olduğunu fark etmenizi sağlayacak, kitabı okurken ve okuduktan sonra da koku duyunuzu daha farkına vararak kullanmanıza neden olacak bir kitap.
Farklı bir bakış açısı kazandıracağını düşündüğüm Grenouille'ın hayatını okumanızı tavsiye ederim.