Uyandığımda artık başka biri olduğumu ve birbiri ardına devrilen mevsimlerin, baharı belinden kırıp attığını gördüm. Hayattaki tek dileğimi, en kırılgan mevsime asmışım; bilemedim.
Sevdiği, aşık olduğu birini özlerken, içten içe kendini özlemez mi insan? Aklında o günlerden kalan şey, aslında kendisi değil midir? Eski sevgiliyi özlerken kendini özler insan: tıpatıp kendi olduğu o kısacık anları.
Karşısında alçalacağım bir şey varsa, o da kendi açtığım bayraktır; kendi yüzüme karşı attığım kahkaha duyunca selam durduğum boru sesi, kendimi doğurduğum şafağın yaratıcısıdır.
Tek derdimiz kendimizi oyalamak, bu doğru; ne var ki yazgısını unutmak için boş işlerle uğraşan tutkulular gibi değil, vakit geçirmek için yastık kenarı işleyen genç kızlar gibiyiz, hepsi bu.