“Kendi kendine yalan söylemek neye yarar,” diye düşünüyordu. “Mutluluk susuzluğu her şeye baskın çıkar. Her şeyin tersine, mutlu olmak istiyor muyum? İstiyorum.
slav meselesi,dünya politikasının mihveridir.birçok kişinin başını yiyecek bu mesele.işte bunun için Slavların orijin yeri olan Balkanlar,Avrupa'nın çıban başından başka bir şey değil.
Otuz beş yaşındayım, diyordu; ama hayatım sona erdi. Aşkla aldatamam kendimi. Alay atının birden tahta at olduğunu anlamaktan daha kederli ne olabilir? Ama bir cesetten farksız olan bu gövdemi daha uzun süre, çok daha uzun süre sürüklemem gerekiyor...
Bir hastalık gibi girdiniz içime. Sık sık sizi düşündüğümü fark ettim. Gücümün dışındaydı sizi düşünmemek. Gelip sizi bulmam, açıkça bunu söylemem gerekiyordu. Kararımı verdim bugün. Görüyorsunuz işte, size aşkımı söyledim...
Otuz beş yaşındayım, diyordu; ama hayatım sona erdi. Aşkla aldatamam kendimi. Alay atının birden tahta at olduğunu anlamaktan daha kederli ne olabilir? Ama bir cesetten farksız olan bu gövdemi daha uzun süre, çok daha uzun süre sürüklemem gerekiyor...
Gün o kadar berrak, o kadar ılık. Ama ben, öyle hissediyorum ki bu evlerde, bu perdelerin ardında, karanlık ruhlu insanlar gizleniyor. Onlarla yaşamak zorundayım üstelik, anlıyor musunuz?