Elazığlı bir delinin (veli) Allah'a mektubu
“Ben dünya kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz (Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden;  İsmi önemsiz, cismi değersiz, Çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, Ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakim’inin Dergahı Uluhiyetine son arzuhalimdir..! Ben gam (dertlilik)
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Doktorun verdiği haber içimize su serpse de ruhum bir duvardan alınıp başka bir duvara çalınan bir çuvalın içindeydi adeta. Oradan oraya savrulurken karmaşık bir gürültüyü andıran bir tünelin içinden geçip gidiyordum. Bir yanda Baran'ın kaybı, bir yanda Aziz Ata'dan duyduklarım, bir yanda evlenmek için gün sayan annem, bir yanda dün geceyi karakolda geçiren Berfu ve bir yanda annesinin başında bekleyen Dünya Can...
Reklam
06.06
06.06 rabbimin ruhuma can verdiği gün. Meğer bu gün atmış birkaç ay önceden bu dünyaya gelen kalbim. oksijenin varlığından bir haber geçirdiği zamanlardan sonra, ilk defa Bu gün nefes almış ciğerlerim. Gözlerim ilk defa gök yüZünü görmüş, kulaklarım kuşların sesini tanımış bu gün. Ey rabbim Ben bedeni doğduktan sonra ruhunu yaratttığın kulun sana şükür sebebim bu gün aziz ruhumun doğum günü. Bedenimden uzak kalbime yakın yarattığın ruhum için açtım ellerimi rabbim! Senden dileğim bu fani bedenim yok olsada kalbim yuva olsun azizime bir annenin şefkatiyle. Kalkan olsun ona bir babanın koruyucu kanatları misali. Nefes olsun bir sevgilinin sözleri gibi. Ben yok olsamda benden geriye ruhumu bırak azizime o istediği müddetçe yanıbaşında olan, onun için sana elini bir an olsun kapatmayan ruhumu bırak allahım.
Eşidəndə dəyişmişəm dünyamı, çiçəklər də haray salsa- incimə, demirdinmi: "Alacaqsan canımı!" ruhum getsə, canım qalsa incimə. Heç bildinmi, səndən nələr çəkdi can? Dərdlərindən bildin necə çökdü can? Bir dənəydi, elə bildin çoxdu can? Vicdanında qanım qalsa- incimə. Canın oldu məni cana gətirən, ayrılığı ətə-qana gətirən,
Sayfa 198 - İNCİMƏ...Kitabı okuyor
YA İŞTE BU BÖYLE
Giderek zaman geriye gidiyor, Defterim siliniyor. Derdim demlemiyor, Ama da ne çok susadım. Giderek siliniyor her şey, Sanki bundan da biraz mutluyum. Güneş sönüyor şimdi,
Bu mektup bir dosta yazılıyor o halde "sevgili dost" diye başlamalı
Sana mektup yazacağımı söylediğim günden beri bir telaş yaşanıyor postanelerde. her Postacı mektubu kendisi ulaştırmak istiyor sana. güneşe tutulsa zarf ilk kelimeler okunur mu? mektuba nasıl başlamıştır acaba? yaşlı postacılardan biri "Azizim, Efendim" diye başlamıştır mektup, diyerek bir tahmin yapıyor. diğeri Hayır "saadetlü" ilk kelime diye ısrar ediyor. "gözüm doğru" "iki gözüm", "ruhum ve karındaşım", "aziz ve güzide refikimiz Efendim..." her Postacı bir şeyler söylüyor İçlerinden biri abartıyor iyice "devletlü, inayetlü, merhametlü, Veliyyü-ün-niam ve pür himem efendim sultanım Hazretleri..." diğerleri itiraz ediyorlar Bu mektup bir padişaha yazılmıyor diye. ya Bu mektup kime yazılıyor. Bu mektup bir dosta yazılıyor o halde sevgili dost diye başlamalı.
Reklam
292 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.