Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
«Babaannem diyor ki erkekler de yemek yapmayı öğrenmelilermiş. Karılarına iyi davranmalılarmış. Karıları kendilerini iyi hissetmediklerinde işleri onlar yapmalılarmış.»
Babaannem diyor ki erkekler de yemek yapmayı öğrenmelilermiş. Karılarına iyi davranmalılarmış. Karıları kendilerini iyi hissetmediklerinde işleri onlar yapmalılarmış.»
.
.
Cemre,Leyla ve Nazlı.. Üç kuşak. Yaşadıkları acılar içinde hayatta kalma çabası veren bir aile.
.
Leyla babaannesi Cemre ve annesi Leyla ile yaşıyor ,annesi sürekli çalıştığından babaannesi ona bakıyor ve akşamları da kendi istediği yere kadar da masallar anlatıyor. Nazlı akıllı çocuk bir süre sonra babaannesinin kendi hayatını anlattığını anlıyor. Masalda üzülme olur mu diyor o hep güzel şeyler hayal ederken Cemre’nin anlattığı katliamlar,Maraş da yaşadıkları,darbeler,sağ sol kafasını hep karıştırıyor daha doğrusu kafa yormuyor.
.
Leyla’nın çocuk yaşından günümüze 2023 e kadar gelen zamanda neler yaşadığını okuyoruz. Ailesinin verdiği mücadele,dedesi ve babasının ölümü,en yakın arkadaşı Zehra’nın yaşadıkları ve hayatında her şeyi herkesi okuyoruz.
.
Kitabı elime aldım nedense daha farklı bir yazım dili beklerken o kadar güzel okuttu ki kendini ben bile şaşırdım açıkçası. Zaten neler olacak diye diye okudum yine ki bu benim en sevdiğimdir bilirsinizHele de masal zamanı gelince Cemre babaanne yaşayarak anlattı resmen.
.
Benim için kitap umudun,mücadelenin,ayakta kalmanın kitabı oldu. Ben çok çok beğenerek okudum sizlere de tavsiye ederim,şimdi yazarın diğer iki kitabına da mutlaka bakacağım
BabaannemMurat Durmaz · Lebis Kitap · 202419 okunma
Babaannem derdi ki: İnsan kısadır oğlum
ve bilmezden gelir kısalığını, bilseydi
yarışmazdı yollarla, göğe evler yükseltmezdi
Nazlı babaannem sözü de uzatmazdı ısrarı da
az söyler, usul böyle, bir söylerdi bir de
adamın kötüsünü piyade, sözün fazlasını şiir
yaparlar derdi, piyade olduğumu da gördü şiir yazdığımı da
küçücük bir büyük anneydi, onu yitirince
anladım kısacıkmış her şey, insan kısaymış ağaçtan, ikindiden
elmadan, güneşten, kardan, yağmurdan,
gölgemiz bile bizden uzunmuş, ya çocukluk
o da rüyasından kısaymış meğer, sanki altı kardeş
nöbetleşe rüya görsek hepimizden bir çocukluk belki
çıkarmış, bu dünya bir pencere türküsünü söylerdi de
anlamazdık, bu dünyaya alıştık, şimdi zor geliyor
dünyadan gitmek, bazen rüyama geliyor, kısacık
kalıyor, bir gülümseme kadar. çok uzatma diyor
şiiri kimse anlamaz ve ömrün de uzamaz bundan,
insan yanlışlarıyla büyür, aşkı uzun boylu sanırdım
anladım ama ne zaman, harflerinden de kısaymış aşk,
bazen yazıncaya kadar geçiyor, bazen zaman alıyor
aşkı içimizdeki ormandan kurtarmak aşk kısa, şiir uzun,
sözgelimi bir ağaç kaybolsa da orman yine orman,
ya bir harfi kaybolsa, zaten kaç harf ki insan
«Babaannem diyor ki erkekler de yemek yapmayı öğrenmelilermiş. Karılarına iyi davranmalılarmış. Karıları kendilerini iyi hissetmediklerinde işleri onlar yapmalılarmış.»
Muhasebe
Ben artık ne şairirim ne fıkra muhariri
Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biriyim
Bakmayın tozduğuma meşhur Babıalide
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide
Fikrin ne fahişesi oldum ne zamparası
Bir vicdanın bilemem kaçtır hava parası
Evet kafam çatlıyor guya ulvi hastalık
Bendedir duymadığı dertlerle kalabalık
Büyük meydana düştüm
Haydar Ergülen
Babaannem derdi ki: İnsan kısadır oğlum
ve bilmezden gelir kısalığını, bilseydi
yarışmazdı yollarla, göğe evler yükseltmezdi
Nazlı babaannem sözü de uzatmazdı ısrarı da
az söyler, usul böyle, bir söylerdi bir de
adamın kötüsünü piyade, sözün fazlasını şiir
yaparlar derdi, piyade olduğumu da gördü şiir yazdığımı da
küçücük bir büyük anneydi, onu yitirince
anladım kısacıkmış her şey, insan kısaymış ağaçtan, ikindiden
elmadan, güneşten, kardan, yağmurdan,
gölgemiz bile bizden uzunmuş, ya çocukluk
o da rüyasından kısaymış meğer, sanki altı kardeş
nöbetleşe rüya görsek hepimizden bir çocukluk belki
çıkarmış, bu dünya bir pencere türküsünü söylerdi de
anlamazdık, bu dünyaya alıştık, şimdi zor geliyor
dünyadan gitmek, bazen rüyama geliyor, kısacık
kalıyor, bir gülümseme kadar. çok uzatma diyor
şiiri kimse anlamaz ve ömrün de uzamaz bundan,
insan yanlışlarıyla büyür, aşkı uzun boylu sanırdım
anladım ama ne zaman, harflerinden de kısaymış aşk,
bazen yazıncaya kadar geçiyor, bazen zaman alıyor
aşkı içimizdeki ormandan kurtarmak aşk kısa, şiir uzun,
sözgelimi bir ağaç kaybolsa da orman yine orman,
ya bir harfi kaybolsa, zaten kaç harf ki insan