Acı...! ! !
yazmak istıyorum sana.Bildiğim,bilmediğim tüm dillerde..önce yazmak sonra küfretmek..! !
Derin bir iç çekişsin sanki,sanki yüzmekten yorulmuş we bir okyanusta boğulmuş bir multeci..sanki dokuz doğurmuş bir anne,bir taze ölü kokusu bir hardal gazı saldırısında..! ! sen habil ile kabil'in hıncı,muhammed'in inancı,ibrahim'i yakmayan
Dur! Bırak kaynasın kahvenin suyu
Dur! Bırak kaynasın kahvenin suyu
Bana İstanbul'u anlat, nasıldı?
Bana Boğaz'ı anlat, nasıldı?
Haziran, titreyişlerle kaçak yağmurlar ardı
Yıkanmış, kurunur muydu yine o yedi tepe
Ana şefkati gibi sıcak bir güneşle
İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalan da olsa hoşuma gidiyor, söyle
Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...
“Hâlbuki cumhurbaşkanı da olsak hiçbir zaman Anadolu’nun bir dağ köyünde yaz geceleri toprak bir damın üstünde sırtüstü yatıp, yıldızlara bakarak uyuyan bir çocuk kadar mutlu olamayacağız.”