Kısaca; siyasi tarih arka planlı, feodalite ve ona duyulan isyanı, bir çocuk gözünden yansıtmaya çalışan, eleştirel bir roman denemesi, Baragan Dikenleri...
Yazar, Romanya örneği üzerinden dönemsel bir toplum eleştirisi yaptığı gibi feodal çatı altında “insanların bir kuru parça ekmek için yaşama mücadelelerini” tüm çıplaklığıyla okura yansıtmaktadır.
Kurmuş olduğu bir metafor üzerinden, dünyadaki adalet, sefalet, kölelik, zenginlik, salgın ve isyan kavramlarını ışığında toplumsal, rejimsel bir eleştiri paydasında insan olmanın ve insan olarak yaşamanın zorluğu ve imkansızlığının tartışması yapılmaktadır. Din algısının da siyasileştirilmesinin eleştirisini yapmaktan çekinmeyen yazar, aslında güçlü olan insanın “her şeyin sahibi” olma küstahlığını ve insanları “ötekileştirme” hastalığına da parmak basmaktadır. Var olan mevcut yapıda başkaldırının kaçınılmazlığı ve sömürüye dur demek adına çekilen “isyan bayrağı” ile insanın da bir kaynama noktası olduğu gerçeğini sembolize etmektedir.
İnsanların kötülüğünü ve bunu devlet yönetimine yansıtmasının açık bir örneğini teşkil eden bu kitabı, bütün siyaset ve tarih severlere önermek istiyorum...