Agatha Christie zaten oldukça sevdiğim bir polisiye , gizem yazarı. Her kitabında beni kendine çekmeyi ve merak ettirmeyi başarıyor. Bu kadar fazla kitabı olan bir yazar için bu çok zor olmalı. Kendisi çok başarılı. Bu kitabını diğer kitaplarından ayıran bazı farklı özellikler vardı. Yazarın çoğu kitapta karakter derinliği bu denli aktarılmıyorken bu kitapta nispeten daha az karakter var ve onları daha sık görüyoruz bu sayede hikaye daha fazla geçti. Ve kurbanı genel de pek görmezken onu bile bir süre gördük ve tanıdık. Ayrıca poirot'un hikayeye dahil edilme süreci de kitabın başında anında olmuyordu. Diğer kitaplarına göre birazcık daha kalın ve sanki polisiye roman değilmiş de normal bir roman okuyormuş gibi hollow malikanesi sakinleri ve akrabalarının yaşantılarını görmek güzeldi. Polisiyeye başlangıç için güzel bir kitap olabileceğini düşünüyorum.
Dr.David hayatına yeni bir yön vermek için çıktığı yolculukta , rüzgarın onu sürüklediği küçük bir kasaba , kendinden kaçtığı şeylerle tekrar yüzleşir. Kaybolan kadınlar , ritüeller , bulunan cesetler ve gözden kaçan ipuçları. Doktorumuz hem av hemde avcı ...
Başlangıç itibariyle karakter fazlalığı , olayların geniş tutulması, şüphelerin çok çok sonra ortaya çıkması gibi nedenlerle zihnen yavaş ilerlediği düşündüğüm kitap , sonlara yaklaştıkça gerçekten başarılı bir gerilim kitabı olduğunu gösterdi. Gizli tutulan son okuyucu şaşırtmakta oldukça iyiydi. Kitap işlenişini itabariyle herkesi suçlu potansiyeline sokarak bizlere bilinmeyenli denklem zorluğu yaşatıyor:)
İyi kurgulanmış , teknik ayrıntıları olan , biraz uzatılmış olduğunu düşündüren ( katlanılacak seviyede) , akıcılığı ile keyifli bir okuma zevki sunan başarılı bir gizem gerilim polisiye Ölümün Kimyası...
Severek okudum ...
Anne'nin hikayesinde nerede kalmıştık...
Bu kitabımızda Anne, 16 yaşında bir yetişkin. Yaşadığı Avonlea kasabasında öğretmenlik yapmaya başlayan Anne, büyümüş olsa da sonsuz hayal dünyasından asla vazgeçmiyor. Marilla'nın akrabasının ölümü ile eve ikiz kardeşlerde katılıyor ve Anne'nin macera dolu dünyası daha da renkleniyor.
Saçlarına ve çillerine olan nefreti biraz azalan Anne, büyüdükçe güzelliğin geçici olduğunun farkına varmış ve bu sorunları kafasına takmamaya başlamıştır. Ondan etkilenen Gilbert'e karşı duruşu biraz yumuşak olsa da ona şans vernemekte kararlıdır. Başarılı bir eğitim hayatı geçiren Anne, üniversiteye gitme konusunda çevresinden sürekli baskı görmeye başlar. Bunun üzerine Anne üniversiteye gitme kararı almıştır. Bundan sonrası Anne'nin içi yanarak kasabasını terk ediş öyküsü.
Sanırım yorumunu en zor yazdığım kitap olarak aklımda kalacak kendisi. Beklentimin çok çok altında bir romandı. Hele sonlara doğru inatlaştık kendisi ile diyebilirim. O bitmemek konusunda ben bitirmek konusunda birbirimizi uzunca zorladık. Kitabın her bölümünde heyecan aradım. Umutlarım maalesef karşılığını alamadı.
Üçüncü kitapla daha iyi başlangıç yaptık gibi hissediyorum. Umarım onunla anlaşırız.
...her zaman, her yerde ve bütün koşullarda dar kafalı, kıt akıllı ve bayağı ruhlu kimseler üstün zekâ sahibi insanlara karşı derhal ya da içgüdüsel olarak birleşip ittifak oluştururlar ve onları doğal düşmanları olarak görürler; onları bir araya getirip birbirlerine böylesine sıkı sıkıya kenetleyen şey bu tür insanlardan duydukları ortak
"Bu çalışma, transhümanizm ve onun çekici kuvveti olan yapay zeka üzerine ülkemizde yapılmış olan nadir çalışmalardan biri olacaktır. Ne yazık ki bu kadar önemli bir konu, Türkiye'de ne akademinin/akademisyenlerin ne de düşünce dünyasının/entellektüellerin ilgilendiği bir konu değildir." Kitabın giriş kısmından bir alıntıyla başlamak