Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seyyid Kutub'un zihniyeti 12 Eylül Amerikancı darbenin eğitim politikası
"Şu takdirde kainat, hayat ve insan hakkında en sıhhatli İslami fikrin oluşturulması için bizlere vacip olan şey, garp (Batı) felsefesinin ve ona bağlı ahlak prensiplerinin liselerimizde mutlak surette okutulmamasıdır. Üniversitelerin son sınıfında ve felsefe bölümünde ilk iki seneden sonra ancak okutulmalıdır. Fakat önce hakiki manada İslami bir tedrisat takip edilerek İslam fikriyatı yerleştirilmeli ve İslam felsefesi olarak isimlendirilmelidir." Bu zihniyetin ülkemizdeki yansısı, Amerikancı 12 Eylül darbesinin orta öğre­timde felsefe ve mantık derslerini seçmeli yaparken din derslerini zorunlu kılmasında da somut olarak görülür. Sözde sürekli küçümserren felsefeden bunca korkunun açık bir acizlik göstergesi olduğu ve toplumu daha rahat gütmek amacı taşıdığı açıktır.
Din-dışı sınıflar ortaçağlarda güçlü bir siyasal ve ekonomik sistem kurmuşlardı. Fakat, onların faaliyeti körü körüneydi bir bakıma.
Reklam
Sokrates’in çok çirkin olduğunda uzlaşır herkes.
Phaedon’da Sokrates diliyle konuşan Platon ölümsüze inanç konusunda nedenler verir.
Tarihsel Sokrates’in, bir kâhin ya da daimon’ca yönetildiğini ileri sürdüğü kuşkusuzdur.
Anlaşılan, Delphoi kâhinine bir kez, Sokrates’ten daha bilge adam bulunup bulunmadığı sorulmuş ve “yoktur” karşılığı alınmış.
Reklam
Platon’un ne ölçüye değin tarihsel Sokrates’in portresini çizmek istediğini ve ne ölçüye değin, tartışmalarında “Sokrates” adını verdiği kişinin, salt kendi kanılarının sözcüsü olmasını düşündüğünü kestirmek güçtür.
Platon’un Sokrates hakkındaki sözleri sonucunda Xenophon’daki durumdan tümüyle ayrı bir güçlükle karşı karşıya kalırız.
Xenophon’un düşünceleri kandırıcı olmaktan uzak, yavan ve sıradan görünüyor.
Öğrencilerden ikisi Xenophon ve Platon, onun hakkında çok, fakat ayrı ayrı şeyler yazmışlardır.
Reklam
Aristophanes’in Bulutlar adlı yapıtında gülünç bir kılıkta betimlediği kişi Sokrates’tir.
İ.Ö. 431’de Peloponnesos savaşının çıkışı ve Perikles’in İ.Ö. 429’da ölümü, Atina tarihini daha karanlık bir döneme götürdü.
Beşinci yüzyılın sonlarına doğru Atina’da o dönemin insanlarına ahlak dışı gelen ve günümüzün demokrat uluslarına da aynı biçimde görünen politik öğretileri öğretmiş kişiler bulunduğu anlaşılıyor.
Felsefeyi dine sıkı sıkıya bağlı bir yaşam yolu alan kişiler, doğal olarak, bu durum karşısında dehşete kapılmış, Sophistleri aşağılık ve ahlaksız saymışlardı.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.