Benim suçum şu: Türkü, sağdan sola, soldan sağa, salla bayrağı düşman üstüne diye bitermiş. Ben, ne yapmışım? “Büyüklere masallar” başlıklı yazımda, Mustafa Kemal Paşa’nın öyküsünü anlattıktan sonra, şunları yazmışım:
“Kemal Paşa girmiş bir Eylül günü İzmir’e. Yerle bir olmuş İstanbul Paşaları. Sonra tarih yazmış: Vahdettin haindir! Damat Ferit satılıktır! Paşalar uşaktır! Ve halk unutur mu Kemal Paşa’sını! Söyledi türküsünü: Askerinle bin yaşa, Mustafa Kemal Paşa, salla bayrağı düşman üstüne, soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne…”
Şimdi savunma yapacağım, nasıl savunayım kendimi? Cinayet işlesen işlemedim dersin. Peki, buna ne dersin?
Sonunda buldum suçumu. Soldan sağa demişim de, sağdan sola dememişim. İşte tam suçüstü! Yakayı ele verdik! Kökü dışarıda olduğumuz, son bağımsız Müslüman Türk devletini yıkarken yakalandığımız, böylece ortaya çıktı. Ne yapacağız şimdi?
Kararı okurken, yüksek sesle türkü söylemeye başladım: “Soldan sağa, sağdan sola, salla bayrağı düşman üstüne!” Ve “Bayraklı sınıf tahakkümünü” kurmaya, orada da devam ettim, yani cezaevi hücresinde. Tahakküm kurulacaksa, bayraklısından olsun, hem soldan sağa, hem sağdan sola…