Eğer ameliyat olmam gerekirse ve ben böyle bir durum yaşamama sebep olan şeyin ne olduğunu anlarsam, hayatta başına neyin geldiğini bilmek istemeyen veya tamamen görmezden gelen bir başka insana göre çok daha hızlı iyileşmem mümkün hale gelir. Ayrıca eğer hastalığımın bana verdiği mesajı anlamazsam, yapılan ameliyat veya uygulanan tedavi bu hastalığı geçirmiş gibi görünebilir ama daha sonra vücudumun başka bir yerine başka bir formda yansıyabilir.
"Yalnızlığım, insanların varlığına veya yokluğuna dayanmaz. Aksine, ben bana gerçekten yoldaşlık etmeksizin yalnızlığımı çalanlardan nefret ederim."
Reklam
Ölüm genelde vuku bulan bir olay, ama benim için sadece bir olasılık. Bu hileye bir teşvik değil mi? Evet, devamlı kendime hile yapıyor, kendimi kandınyo-rum. Zaten işte bu yüzden ölüm düşünülebilir ve yaşanabilir. Sorun derinleştirilmiyor. Bir nevi korumacı bir yaklaşıklık/ kestirim (approximation) söz konusu. Bunu komşumuza/ yakınımıza uygularmış gibi davranırız. Ben, bu kitabı ya­zarken konu benimle ilgili değilmiş gibi kendimi sorunun dışında tutuyorum. Beyimiz yüksek perdeden konuşuyor, beyimiz ölüm üzerine bir kitap yazıyor. Ölüm başkalarının alnına yazılmıştır ve o da başkalarının ölümü üstüne felse­fe yapıyor... Siz ve benim dışımızda herkes ölecek. Ölüm nutukları çeken ben. Bana ölüm hakkında sorular soran siz. Büyük bir güvenle, ölümü sadece yoldan geçenlerin başına gelebilecekmiş gibi düşünürüz. Asıl hile bu, ölümü sürekli bir sonraya bırakma, bir erteleme ile başkalarına uyarlamak. Bu da var olma zorunluluğu ile gerekçelendirilmiştir. Sürek­li olarak bu hileyi gerektirir. Jacques Madaule² “Öleceğimi biliyorum, ama buna inanmıyorum.” der. Biliyorum, ama buna şahsen ikna olmuş değilim. Buna tamamen ikna olsay­dım, kesin emin olsaydım, artık yaşayamazdım. Bu durum­ da, onu diğerlerine uyguluyorum. Başta, yakınımdakine... ² Jacques Madaule, Considération de la mort, Corréa.
Sayfa 23 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Kara ile ben, birbirimize sarıldığımızda, inanın bana, sanki bütün aleme aynı şekilde bir iyilik yayılıyordu./Syf.171
"...Karar bana ait olmalı; ve ben gitmem gerektiğini düşünüyorum."
Sayfa 276 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
"Sana güvenebileceğimi nereden bileyim?" Kai alaycı bir kahkaha attı. "Hayatını kurtarmamın senin için hiçbir anlamı yok mu?" "Ben de senin hayatını kurtardım. Bana güveniyorsun demek olmuyor bu." "Güvenmediğimi nereden biliyorsun?"
Sayfa 232 - Pae-KaiKitabı okuyor
Reklam
Avrupa’da Türk olmak
Hayatım boyunca en çok nefret ettiğim adamla aynı çatı altında yaşıyordum ama işin garibi bunu oradaki doktor ve hemşirelere anlatmama olanak yoktu. Yalnız hastanedekile­re değil hiçbir lsveçliye, hatta hiçbir Avrupalıya anlatamaz­dım bunu. Çünkü anlamazlardı. Onların gözünde ikimiz de Türk parantezine alınmıştık. Adının başında Türk sıfatı ol­du mu ister faşist ol ister komünist, ister cellat ol ister kur­ban fark etmezdi. Bülent'in söylediği gibi insan Türk olduğunu Türkiye'de iken anlamıyor ve kendisini diğer insanlar gibi hissediyordu. Farklılıkları, birey özellikleri olan bir insan. Ancak yurtdışı­na çıktığı zaman anlıyordu ki Batı'nın gözünde iyi Türk-kötü Türk ayrımı bile yoktur, sadece Türk vardır. Öylesine baskın bir damgadır ki bu, bütün kişisel özelliklerinin üstüne çıkar, onları boğar, kişiliğini öldürür. işte şimdi ben de düşmanımla aynı kimliği, aynı varoluşu paylaşmak zorunda bırakılmıştım. Hastanedeki ve dışarıda­ki bütün lsveçliler bana bu adamdan daha yakın geliyordu, onlarla aynı değer ölçülerini paylaşıyordum ama ne yazık ki ben onlara yakın gelmiyordum.
İlgi ve bakım, sevginin bir başka unsurunu, sorum- luluğu açığa çıkarır. Bu gün birçok durumda sorumlu- luk, kişiye dışardan yüklenmiş olan bir görev olarak anlaşılmaktadır. Fakat gerçek anlamıyla sorumluluk, tamamiyle iradi bir edimdir. Benim başka insanların, ister belirgin, ister gizli olsun gereksinimlerine verdi- ğim yanıttır. «Sorumlu olmak
Sayfa 35
Bu kalbin, birini sevmeye ihtiyacı vardı. Ve sen bunu anlamadın. Ve bana eziyet ettin. Ve eziyet ettiğini bilmedin. Gözyaşımı silmedin. Ve ben, senin bilgisizliğinin artmasına izin verdim. Fakat hiçbir şeyi unutmadım. Ve hepsini aklıma yazdım. Ve sana izin verdim ki, bilmeden yaptığın eziyet artsın. Ve sonunda artık dayanamıyorum diyebilmek için ben de bilmeden bu oyunu oynadım sana. Ve bütün sözlerimi yarıda kesmene izin verdim. Ben ki, bu konuda kimseye yetki vermemişimdir. Oysa, elimin tersiyle seni yıkabilirdim. Bıraktım ki, sen kendi sonunu hazırla. Ve bana bütün yaptıklarını bir bir aklımda tuttum. Derler ki tarla kuşu bütün gece öttüğü zaman, tarla faresi bütün ihtiyacı elden bırakır ve yuvasından çıkarmış. Ve beni deliğimden sen çıkarmıştın. Ve sonra bütün hayallerimi yıktın.
Sayfa 91 - İletişim
"Hakkımdaki yargını özetlersen, beni doğrudan ahlaka aykırı ya da kötü bir davranışla değil (son evlilik girişimim dışında belki) ama soğuklukla, el gibi durmakla ve nankörlükle suçladığın ortaya çıkıyor. Hem beni sanki olanlar benim suçummuş gibi suçluyorsun; ben sanki bir dümen kırışıyla her şeyi farklı tesis edebilirmişim, seninse olanlarda zerre kadar suçun yokmuş, varsa da bana karşı çok iyi davranmamış gibi yapıyorsun."
Sayfa 2
Reklam
Vah başıma gelenler! Boş yere böbürlendiğimi bilmiyor onlar, İçimde ne acılar olduğunu bilmiyorlar, Onlar beni hâlâ tacım ve asamla tahtta oturduğumu sanarak Bana hayranlık duyarken ben gittikçe düşüyorum, acım artıyor Sevinecek bir şeyim kalmadı!
Zavallı ben! Böyle umutsuzluk ve gazap içinde nereye uçacağım? Uçacağım yön Cehennem olacak, Ben kendim Cehennemim; en derinlerdeyim ve daha da derinler beni, yutmak için bekliyor Önceki cehennem-o zaman bana Cennet gibi gelecek.
sonsuz bir karanlığım ben, sonsuz bir yokoluş sen, umudun parlak güneşisin ey mutluluk saçan ışık ruhuma varıyorsun ama sen bana geçsin.
"Kitabımızda der ki, Allah’a karşı gelmeyecek, ona şirk koşmayacaksın. Allah kim? Tövbe tövbe! Emirlerinden dışarı çıkılmaz bir büyüğümüz. Onun yeryüzündeki vekili kim?Hükümetimiz, Demirgıratımız. Hükümetin, Demirgiratın kasabadaki vekilleri kim? Kaymakamla Gödece Tevfik Efendimiz. Kaymakamla Tevfik Efendinin köydeki vekili kim? Muhtarımız. Muhtarımız kim? Ben. Öyleyse bana karşı koymak ne demektir? Söyle ne demektir? Ben söylemeyeceğim. İste bunun burasını da evire çevire sen düşüneceksin.
Mesrure bir keresinde, hiçbir zaman tam ne düşündüğünü insanın kendisinin bile bilemeyeceğini söylemişti bana. Ben şöyle düşünüyorum : Bazen birşey söylüyorum, onu düşünmüş olduğumu söylerken anlıyorum ama anladığım vakit tam tersini inançla düşünüyorum.
Sayfa 49 - Yky
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.