Mü'min, inanan kişi demektir. Kelime-i şehadeti getiren kimse, İslâm'a girmiş olur. Fakat İslâm'a girmek, kâmil mü'min olmak demek değildir. Bu, ilkokula kaydolan birine "öğrenci" denilmesine benzer. Bu öğrenci, her gün yeni yeni şeyler öğrenmeli, ilimde devamlı ilerlemelidir. Onun gibi, "ben Müslümanım" diyen kişi, her gün yeni yeni kemâlât mertebelerini elde etmeye çalışmalıdır. Hz. Peygamber şu sözüyle buna işaret eder: "İki günü eşit olan ziyandadır."631
Kur'an-ı Kerim'de, iman ve amel ayrı ayrı zikredilmiştir. Meselâ, şu âyete bakalım: “İman eden ve salih amel işleyenleri cennetler ile müjdele..."632
Kur'an'da yetmişten fazla âyette, imanın peşinde salih amelden bahis vardır. Bu da gösterir ki, Cennet, imanı olan ve salih amel işleyenler içindir.
Kur'an, “mü'minler felâh buldu" diye müjde verdikten sonra, onların amellerini anlatır. Bu amelleri işleyenlerin kurtulacağına işaret eder.633
İman bir iddiadır, ameller bunun isbatıdır. Amelsiz iman, meyvesiz ağaç gibidir. İşte bu bağlamda tasavvuf, gerçek mü’min olma uğraşısıdır.
Tasavvuftan feyiz alanlar, ilimde eksikleri olsa bile genelde amel yönüyle hayli hassastırlar.
631. Aclünî, ıı, 233
6‘32 Bakara, 25
“633. Bkz. Mü'minun, 1-11
* Gerilikçilik, İslamiyet’e sonradan eklenmiş bir fitnedir küçüğüm.
Ben Müslümanım diyen, yolu İslam’dan geçen herkes
durmalı, düşünmeli ve kendine gelmelidir.
Bu ümmet, o sırada mağarada onunla birlikte olmadığı halde,
Allah’ın kendisini peygamberlikle görevlendirdiğini ifade eden bir adama,
sonuna kadar inanan, gönül gözü açıkların ümmetidir.
Bu ümmet, vahiy frekansından bir ümmettir.
Anlayışı kıt, gerici zannedilen bu ümmet,
bir adam, bir gece, Allah’ın kendisini gökyüzüne yükselttiğini söylediğinde,
diğerleri bir köşede bu adam delirmiş diyorlarken,
birebir şahidi olmadıkları bu fantastik olaya iman edenlerin ümmetidir.
Katı yürekli, gönül gözü kapalı olmakla ithamlanan bu ümmet,
doğaüstü şeyler yaşayan o adamın yaşadığı doğa üstü şeylerin
bin yıldır arkasında duranların ümmetidir.
Bu ümmet, “gözümle görmeden inanmam”ların değil
gabya iman edenlerin ümmetidir.
Renkli dünyaların, güzel tasarımların,
gelişmiş “hayal güçlerinin” batılı dünyası,
ciddiye almadığı bu hayal ve gönül adamının “rüyasına”
gülüp geçiyorken, bu ümmet o adamın rüyasını,
bıkamadan, yorulmadan, tükenmeden, harcanmadan
bin yıldan beridir ayakta tutanların ümmetidir.
BU ÜMMET, İSLAMIN GERÇEK ÜMMET KELİMESİDİR.
