Biz henüz birinci sınıftayken, ikinci sınıflar için seçmeli Şemâil dersi açıldığını duymuştum, hemen üstten ders almaya niyetlendim ama programlar çakıştığı için olmadı. Bizim için de dersi açsınlar diye içten içe dua etmiştim çünkü hem ders çok güzeldi hem de hocamız hakikaten çok kıymetliydi. Ben onun sözlerinde ve bakışlarında Rasûlallah aleyhisselâm’a olan sevgi ve hürmeti görürdüm. Şükür ki bizim için de dersi açtılar zaten bizden sonra açılmadı. Neyse.
Dersteyken bir gün Rasûlullah aleyhisselâm'ın ailesinden konu açıldı. Sınıfta Ehl-i beyt’ten neredeyse herkesin ismine sahip arkadaşlar var, o anki duygu ile arkadaşıma demiştim ki; Rasûlullah'ın seslendiği kimselerden birinin adı olsaydı adım, benim için olmasa da ismimi zikrettiğini bilmek güzel bir duygu olurdu. Arkadaşımın adı Şeyma idi, dedim ki ona; sen O'nun süt kardeşinin adını almışsın, senin ismini pek çok kere zikretmiştir. Biraz sonra o da kendince sözlerime karşılık vermek istediği için demişti ki, esra senin adını da İsrâ Sûresi'ni okudukça anmış aslında. Bir nevî kendince tesellî etmek istemişti.
Bir özlem birikmişti içimde. Şairin; “Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım.” dediği. Öyle işte. Ân idi, anı kaldı.