Durmadan avuçlarım terliyor,
inildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.
Sırt çantam, bavulum ve ben uzun yolculukları özlüyorduk. Cama başını dayayıp, yoldaki çizgileri izlemeyi özlüyorduk. Biz, yolsuz kalınca tükeniyorduk. Kimse bilmese de anlamasa da.
EVDE YOKLAR
Durmadan avuçlarım terliyor,
inildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Durmadan avuçlarım terliyor,
inildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.
Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli
Dünya o kadar büyük değilmiş diye geçiriyorum içimden.
Gerçekten de dünyanın teee diğer ucunda bir kelebek kanat çırptığında bizim mahallede fırtına kopabiliyormuş.
Gece, sessiz.
Hoş gündüz de sessizdi. Rüzgâr siteyi çevreleyen çam ağaçlarını yokluyor. Ne şansız ağaçlar! Kökleri en fazla yetmiş santim daha derine inebilir, sonrası
Ve ben, yanımda iki jandarma elimde bavulum ve çantam, kalbimde dizlerimi bükecek kadar büyük bir agirlikla bu bilmedigim şehrin karanlığı içinde ilerliyorum..
Durmadan avuçlarım terliyor, İnildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar. Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.
Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli aldığım
Durmadan avuçlarım terliyor,
İnildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.