Ben seni koruyamadım çocuk, özür dilerim. Seni yeterincede sevemedim, hayat telaşı işte.
Soluklanacak anlarda da sana vakit ayırmak, yaralarını sarmak yerine başkalarının yaralarına merhem olmakla meşguldüm.
Senden çaldığım ilgiyi şefkati çıkarları kalmadığında ölü numarası yapıcak insanlara verdim.
Yapmadım diyemem bütün bunları , yaptım
Çokda fazla kabullenmiş sayılmam aslında...gerçekten seviyorsam olumlu bir orta yolu bulmaya çalışırım..
Ama nedir!...
Bazı anıların esrik hafızası vardır, unutulmayan. bir zaman önce demişti ki aşk ve sevda için "Bilmiyorsan gel öğren, biliyorsan gel öğret.." ve beni oraya çağıran bir dizi söylem, iz. Ve unutma psikolojide şöyle bir
Hava kurşun gibi ağır! !
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana...
«Deeeert çok, hemdert yok»
Yüreklerin kulakları sağır...
Hava kurşun gibi ağır...
Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır bağır bağır bağırıyorum...
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum..
İçimde bir huzursuzluk var bu günlerde. Nedenini biliyor gibiyim ama sanki bilmiyormuşum gibi davranıyorum. Bilmek istemiyorum, öğrenmekten, aklıma gelmesinden korkuyorum. Aslında pek korkak biri değilimdir. Ama ben de insanın sonuçta. Korkulara sahip olan bir insan, özlemeyi bilen bir insan, kalbi dışarıdan ne kadar kalpsiz birine benzesem de
Çocuk duası gibi yaşadık. Büyük isteklerimiz olmadı hiçbir zaman. Biraz sevgi, yeterince saygı, bir tutam mavi, bir salkım leylak, kuşlar, ağaçlar, tebessüm eden yüzler ve okunmayı bekleyen kitaplar...
Çok mu?
bir kuş uçuyor içimde
hüzün kuşu koydum adını.
kalbimden başka gidecek bir yeri yok.
inatla yaşamaya çalışıyor
yaralı kanatları
kırık
Artık sevdaları ıcımde yasıyorum..her zaman oldugu gıbı yıne sen varsın basrolde..nasıl oluyorsa hıc kavga etmıyorum ıcımdekı senle hıc manasız kıskanclıklar olmuyor ve hıc bır zaman cekıp gıtmıyorsun sessızce..dedım ya sadece sen ve ben varız orda.. Ama o karanlık bakıslarının nedense sılemedım yıne hala korkuyorum bakınca gozlerım senınkıne..Oyle buyuk bı sevda yasıyorum kı ıcımde bılıyorum mumkun degıl gercekte yasamak ne yaparsam yapayım butun omrumce.. Sonra cesaret edıyorum bakıyorum gozlerıne oylesıne cekıyorlar kı benı ıcıne vazgecıyorum hemen bakmaktan burda bıle korkuyorum nedense...Senı sevıyorum kelımesını nedense yıne kullanamıyorum cok ugrasıyorum hıc degılse burda dıyorum bak kımsecıklerde yok basbasayız ıste; cıkar su ıkı kelımeyı agzından hadı be cocuk soyle artık dıyorum; olmuyor. Ama yınede anlıyorsun tavırlarımdan durusmdan sesımden senı ne cok sevdıgımı.. kucuk bı tebessum edıyorsun o bana yetıyor. anlıyorumkı:BENDE SENI SEVIYORUM; dıyorsun Oylesıne kapılıyorumkı bu sevdaya hıc yasamadıgım bı seyı yasıyorum ıcımde..bırdenbıre bı umıt doguyor ıcıme tam cesaret edıp alıyorum telefonu elıme son sozun gelıyor aklıma KORKUYORUM ıcımdekı sende yok olacak dıye...
Mezara doğru yürürken, rüzgar pelerinini hafifçe omuzlarından aldı ve yere düşürdü. Umursamadan, sevdiğini gömdüğü toprak üzerinde büyüyen o garip ağaçtan gözlerini ayırmadan mezara doğru yürümeye devam etti. Ağacın yanına geldiğinde hasretle elini kaldırdı, dokunmak istedi lakin ellerindeki kanı, lekeleri fark etti ve dokunmaktan hayâ etti.
sevgilim, her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün çabuk unutursun. bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini sorumlu, suçlu saymasın, çünkü suç yok yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu! her anın niye'sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. yiten bu işte! bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. ben'i bağışlayın! bunu en çok annemden babamdan ablamdan ve kağan senden diliyorum. dostlarımdan da!
cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen! kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara. sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.
cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen! kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara. sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki,