Deprem de 14 Şubat
Güya sevgililer günü….. Deprem de kim bilir hangi sevgiler yarım kaldı. Ne on dördünü ne şubatını telafuz edecek mecalimiz yok. Çünkü bir çok hayat gibi bir çok aşkta yarım kaldı. Geride de enkazdan çıkan notları, fotoğrafları ve hatta birbirlerine sarılı cesetleri çıktı!!!! Enkaz altından çıkan bir notu görmüştüm içime oturdu notta şu yazıyordu: “ Hangi yaşta ölürsek ölelim, tamamlanmayan cümlelerimiz olacak. Ve sen benim cümlelerimin hep en başı olarak kalacaksın.” Ne ince bi anlam vardı, başı olmadan cümle olur muydu? Sensiz olamam demekten ne farkı vardı. Anasını, babasını, kardeşini, arkadaşını…. Herkesi eleyip diğer yarısı yaptığı eşine yazdığı bu derin not, acaba cümlelerimi yarım kaldı ya da cümlenin mi anlamı kalmadı bilemiyorum hangisi gitti hangisi kaldı bu dünya da… Ve hayat depremle bir kere daha gösterdi birini son halini iyi hatırlamanın önemini belki küs girdiler yatağa ya da birbirlerine sarılıp iyiki hayatlarında olduklarını söylediler bilemeyiz. Ama kimse bilemezdi o gece son geceleri olduğunu. Ne mutlu iyi hatırlanan insana, arkasından göz yaşı döküp neden gittin beni bıraktın denebilmesi. Ne güzel sevilen kadın ya da sevilen adam olmak….
312 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
İsmail Güzelsoy, renk ve korku üzerine yazdığı eserinin temasını Sovyetler Birliğine kaçmaya çalışan bir şairin rotasını Rize'den Iğdır'a çevirmesiyle orada karşılaştığı değişik karekterler ve başına gelecek olayları masal havasında konu ediyor. Yazar burada İskender'i şair olarak değilde kitapta yer alan ana karekterlerden
Değil Efendi'nin Renk ve Korku Meselleri
Değil Efendi'nin Renk ve Korku Meselleriİsmail Güzelsoy · Doğan Kitap · 2010108 okunma
Reklam
Bunalımdayım yemin ederim. Ama bunaltı sebebim çok apayrı ironik bi şey. Temizliği çok seven annemin eve akıllı robot alması sonucunda robota ''Halime'' adını koyması ve ''Kız Halimee napıyon kuzuum en sevdiğim çocuğum sensin, canım kızım'' demesi beni bunalıma soktu. Tribe girdim, ''bu evin tek kızı benim uleyn Halime'yi de siz uyurken tepiklerim'' diye dolaşıyorum evde çldcöllçxömk. Annemle aramda geçen 10 dk önceki ufak bi diyaloğu da bırakayım şuraya: Sevgili Mother'ım: ''Halimee napıyon kızım, iyi misin yavrum?'' (Halime'de tık yok ) Ben: ''Anneeee öz kızın ben miyim Halime mi karar ver, terk edecem evi bak.'' Sevgili Mother'ım: ''Bir kere Halime gibi ev süpürdün mü sen? Cillop gibi yapmış her yeri gel bak.'' Ben: ''Robotla mı kıyaslandım şu an cidden, anne o robot robot ben insanım kalbim falan var hani oluşturman 9 ay sürdü ya hatırla bi.'' Burdan sonra sevgi görme mörme yok arkadaşlar, annem kardeşime çorba götürdü ben de odamda tös tös oturdum. Annem de öyle cahil, bilgisiz bir kadın değil. Kendini okumuş geliştirmiş bir kadın oldukça donanımlı. Yani bu olay veya yazdığım diyalog o anlamları çıkartmasın sizde. Tek derdi yüzümün güldüğünü görmek çünkü bu aralar hiç görmedi. (Her şey bir yana bunlar sadece gülmece arkadaşlar, evde ufak bi eğlence yarattı, yüzümü gülümsetti paylaşmak istedim.)
Ne iddia ettiğimi netleştireyim. Ben edebiyat oku- manın sizi daha ahlaklı kılacağını iddia etmiyorum. Bunu yapabilir belki, ancak benim karşılaştığım örnekler bu sava dayanmanın akıllıca olmadığını gösteriyor. Diyebilirim ki, haset ve kötü niyet, dışarıda olduğu kadar üniversitelerin edebiyat bölümlerinde de mevcuttur. Öğretim üyeleri
Sayfa 298 - Vakıf Bank Yayınları 1.baskı
Arkadaşlar öncelikle kadın okur arkadaşlarimdan özür diliyorum hepsini bı kaba koymuyorum yalnız özel hayatını veya başkasının özel hayatını kastederek manipüle etmek çirkin bir şey heleki "türban takıp bu sitede dindar oyunu oynayarak koca bulmaya gelmiş" cümlesini kurmak kimsenin haddine değildir. Siz insanların içini bilmeden rencide ediyorsunuz. Benim niyetim türbanlı iyi veya kötü demek değil yazdığım sözü paylaşan bir mahluk gördüm üstüne bide küfür ediyor bana. Hepinizden özür diliyorum akışı bozduğum için
236 syf.
·
Puan vermedi
Nietzsche Üzerine
Popüler olana duyduğum önyargıdan ötürü Nietzsche okumayı bir genel kültür olsun maksadıyla ya da okumuş olma niyetiyle hayatımda çok sonralara bıraktım. Yanılmışım. Nietzsche' yi bu kitapla anladım. O' nun derdi sıradan insanlar, kendini kahraman sananlar, birey olamayanlar, kendi bireysel eylemlerinin yasa koyucusu olamayanlar, içine doğdukları toplumun iyi ve kötü yargılarını aşamayanlar, üst insan olabilmek için gerekli acı çekme lüksünü istemeyenler. Bunları Zerdüşt ve bu kitapla çok iyi anlayacaksınız. Aslında ben işte Fransız filozoflar gibi kişisel hayat tecrübelerinden edindikleri öznel yorumlarını metafizik genellemeler olarak sunanların filozof olmadıklarını, yaptıkları faaliyetin de olsa olsa edebiyat veya sanat olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum. Ancak Nietzsche için durum farklıymış. Nietzsche' nin yazdığı cümleler ağır bir psikolojik buhranın izlerini taşıyor. Yine de benim anladığım anlamda felsefe olmasa da, edebiyat da değil. Felsefe ile edebiyat arası; Psikoloji. İnsan hayatının tam bir psikolojik incelemesi diyebilirim. Ecce Homo okuyunca bu dediğime hak vericeksiniz. Evet O' nu anlamak zor ama anlamanın insana bir şeyler katacağı kesin. Felsefeye ilgi duymak yetmez yalnız. Biraz bilgi birikimi lazım ve de kendi fikirleri olan bir insan olmak. Ve tabi yine de doğru anlayabilmek için; 18 yaşında felsefe hevesiyle kendinizi zeki sanıyosunuz diye ilk O'nu okumayın, Nietzsche' yi benim gibi sonralara bırakın. Bu arada kendisi biraz cinsiyetçiymiş -Hesiodos ve Schopenhauer gibi-, ona göre. Şok olabilirsiniz haberiniz olsun. Tabi o düşünceleri Şen Bilim' de daha çok yazmış. Ona da bi göz atın.
İyinin ve Kötünün Ötesinde
İyinin ve Kötünün ÖtesindeFriedrich Nietzsche · Dorlion Yayınlar · 20194,804 okunma
Reklam
233 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.