Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berk Özen

Dünya gölgedeyken bazı şeyleri duymak iyi değildir. Sabah ışığına kadar uyuyun, huzur bulun yastıktan! Gecenin sesine kulak asmayın! Korkmayın söğütün bozundan!
Reklam
Kendinizi buraya kapatabilirsiniz, ama dünyayı sonsuza dek dışarıya hapsedemezsiniz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cebisinde ne varmış? diyordu. Söylemeyecekmiş, yok kıymetlim. Küçük düzenbaz. O soru sayılmaz ki. Önceden o hile yaptı, bal gibisi yaptı. Kurallarısımızı bozdu. Onu sıkıp suyunu çıkarmalıydık, ya kıymetlim. Görür o, kıymetlim!
Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacak Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak
Reklam
"Yakında hafiflersin. Çok geçmeden, yiyeceklerimiz azalmaya başladığında yükümüzün daha ağır olmasını diler hale geleceğiz tahminimce."
"Dileriz kanatlarınızın altında esen rüzgar sizi güneşin yelken açtığı ve ayın yürüdüğü semalara ulaştırır. "
Beş köknar ağacında on beş kuş, Tüyleri alevli bir esintiyle tutuşmuş! Oysaki bu gülünç küçük kuşların yok kanadı! Ah ne yapsak bu gülünç küçük yaratıkları? Diri diri kızartsak mı, kazana koyup kaynatsak mı; Kavursak mı, haşlasak mı, sıcak sıcak yutsak mı?
Pekala öyleyse, kemerlerimizi sıkıp yola devam etmeliyiz aksi halde akşam yemeği niyetine bizi yerler ve inanın bu karnımızın aç kalmasından daha kötü olur.
"Size güzel sabahlar dilerim!" dedi en sonunda. "Size müteşekkirim fakat biz burada macera aramayız! Tepe'nin ötesindeki veya Sulak Dere'nin karşı kıyısındaki diyarlarda şansınızı deneyebilirsiniz." Konuşmanın sona erdiğinin mesajını da vermiş oluyordu böylelikle. "Güzel sabahlar tabirini kaç farklı manada kullanıyorsun böyle?" diye çıkıştı Gandalf. "Şimdi de beni başından savmak için ve ben kaybolup gitmezsem bundan hiç memnun kalmayacağını vurgulamak için aynı tabire başvurdun."
Reklam
Biz sade bir yaşam süren uysal bir halkız ve macerayla işimiz olmaz. Huzursuzluk verici, kişinin rahatını bozan, muzır işlerden başka nedir ki macera dediğin? Akşam yemeğine geç kalmana sebep olurlar! Millet onların nesini cazip bulur anlamam.
"Ne demek istiyorsun?" dedi neden sonra. " Bana güzel bir sabah mı diliyorsun ya da ben kabul etsem de etmesem de bunun güzel bir sabah olduğunu mu belirtiyorsun; veyahut da bu sabah kendini iyi hissettiğini mi ifade ediyorsun; ya da bunun kendini iyi hissetmek için ideal bir sabah olduğunu mu ima ediyorsun?" " Hepsi bir arada da diyebiliriz."
Yerin içine oyulmuş bir delikte bir hobbit yaşardı.
Ya Bağımsızlık Ya Ölüm!
Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz. Yabancı bir devletin koruma ve kollayıcılığını kabul etmek, insanlıktan yoksunluğu, güçsüzlük ve uyuşukluğu kabul etmekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, başlarına isteyerek bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Oysa, Türk'ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!... O halde, ya bağımsızlık ya ölüm! Işte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır. Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranılacağını kabul edelim! Ne olacaktı? Tutsaklık! Peki efendim, diğer kararlara boyun eğildiğinde sonuç bunun aynısı olmayacak mıydı?
Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı...
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.