Eski anılar sarıyordu her yanını. Bu anılar onu duygulandırıyordu. Anı olmayıp da gerçek oldukları eski günlerdeki gibi duygulandırıyordu. O eski gerçeklerin hayaliydi bu anılar.
Kadın denilen bu yaratıkların bazıları, böylece, şiir, zarafet, estetik ve cazibe olmak üzere, uygarlığın verdiği her şeyle hazırlanmış olarak, özellikle hayallerimiz için açmış çiçekler gibidirler.
Bir buğday tarlasındaki başaklara baktığım zaman, bütün o buğdayların yalnız benim ağzım için değil, serçelerin ve tarla kuşlarının gagaları için de toprakta filizlenmiş olduğundan şüphe etmiyorum.