Hassas Ayarı kabul eden bilim adamlarından şuan aklıma gelenleri şöyle bir sayayım; Stephan Hawking, Brian Greene, Roger Penrose, Paul Davies, Martin Rees, Max Tegmark, Leonard Susskind, Stevan Dick, Robin Collins, John Lennox, Bernard Carr, John Barrow, John Polkinghorne,Fred Hoyle, Frank Tipler, Steven Weinberg, Richard Dawkins, Francis Crick, George Ellis, Jean Guitton, Grichka Bogdanov , Igor Bogdanov, Robert Adair, Luke Barnes, Aguirre, Wilczek,Leslie Orgel, George Greenstein, J.S.Lewis, W.Press, George Wetherill, Frank Prees, Raymond Siever, Bill Bryson, Peter D.Ward , Donald Brownle, Rodney Holder, C.J. İhsam, Stephen Meyer, Owen Gingerich, Hugh Roos....benim aklıma şuan gelen bunlar. Size herhangi bir bilimsel konuda bir iki dakikada aralarında nobel ödüllü fizikçilerde olmak üzere bu kadar bilim insanı sayabilecek var mı? Hassas Ayar bilimsel bir gerçektir, bunu inkâr etmek evrimi inkâr etmekten daha büyük bir yobazlıktır. Çünkü hassas ayarı kabul etmeyen bir elin parmağını geçmez ve onların da niye karşı çıktığı bellidir tıpkı bazı evrim karşıtları gibi...
Hayatımızı, yaşayışımızı belirleyen birtakım değerlere sahip olduğumuzdan (veya sahip olduğumuzu düşünmeyi sevdiğimizden ya da değerlerimiz olmadığında kendimizi rahatsız hissettiğimizden) hemen hepimiz filozofuzdur. Dahası çoğumuz dünyanın nasıl olduğuna dair hayli genel bir resmi benimseriz. Biz dahil her şeyi yaratan bir tanrının var olduğunu ya da, aksine, her şeyin rastlantı eseri ve doğal seçilimle olduğunu düşünüyor olabiliriz. Belki insanın, adına ruh denen ölümsüz, maddi olmayan parçaları olduğuna ya da, tam tersi, maddenin biz öldükten sonra gitgide parçalanan karmaşık dizilimlerinden başka bir şey olmadığımıza inanıyoruzdur. Dolayısıyla çoğumuzun -tüm bunlar üzerine düşünmeyenlerimizin bile- şu iki temel felsefi soruya şöyle böyle bir yanıtı vardır: ‘Ne yapmalıyız’ ve ‘varolan nedir?
Reklam
Demokrasi ve Popülizm
Demokrasinin popülist hali, akıldan daha çok bir uyarılma siyasetidir ama aynı zamanda ya liberal demokratik ya da yurttaş cumhuriyetçisi bir tavırla çözülmesi gereken ciddi sorunlardan saptırma siyasetidir.
. Siyaset düşünürü Bernard Crick'in ifade ettiği gibi, 'Ben, ortak bir isim konusunda mutabık olamayan bir ülkenin vatandaşıyım." Çoğu insan 'Britanya' dediğinde 'lngiltere'yi kastetmektedir ve kimi zaman du bunun tam tersini. 'Britanya' teknik terim bağlamında 'Büyük Britanya' ( İngiltere, lskoçya ve Kuzey İrlanda) ya da Birleşik Krallık ile aynı anlama gelmemektedir. Hakların devredilmesi, lskoçya ve Galler ulusal hislerinin daha yoğun bir şekilde hissedilmesini sağlayacaktır -gerçekteyse lskoçya tam bağımsızlık talebinde bulunabilir. Şayet anayasa yürürlüğe girerse, Kuzey İrlanda'nın hem İrlanda hem de Britanya Adası'yla bağlantıları olacaktır. Konu bununla da sı­nırlı değildir: Britanya kısmen sahip olduğu imparatorluk ruhunun bir mirası olarak geniş etnik ve göçmen azınlıklara sahiptir. Bu çeşitlik, ulusal kimliği yeniden gündeme getirme teşebbüs­ lerini başarısızlığa uğratabilir. Bu durum tam anlamıyla 'kozmopolit ulus' kavramıyla yakından bağlantılıdır.
Aristotales; gerçek yazarın konusunun ustası olması, amaçlanan etkiyi tanımlayabilmesi ve ikna edilmesi gereken kitleyi iyi tanıması gerektiğini söyler. Bernard Crick de duru ve doğal yazı stili hayranı olduğu George Orwell’e borçlu olduğunu çoğu yerde hatırlatır. Prof. Dr. Ali Vahit Turhan
327 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bilinç Üzerine Konuşmalar Susan Blackmore’un Bilinç Bilimi(Consciousness Science)’nin önde gelen düşünürleri ve bilim insanlarıyla yaptığı söyleşilerden oluşmaktadır. Bu isimler arasında, Bernard Boss, Ned Block, David Chalmers, Patricia ve Paul Churchland, Francis Crick, Daniel Dennet, Susan Greenfield, Richard Gregory, Stuart Hameroff, Christof
Bilinç Üzerine Konuşmalar
Bilinç Üzerine KonuşmalarSusan Blackmore · Küre Yayınları · 201821 okunma
Reklam
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.