Küçüğüm çok yoruldun insanlardan, yıprattılar seni. Ehliyetin olmadan nice araba yarışları kazanmanı istedim senden. Kaza yaptın, nasılsın demedim de niye kazanamadın diye kızdım. Gözünün yaşını silmeyi unutup fazlasını ekledim. Özür dilenmeyi en çok hak eden sensin ama zaman geri gelmiyor. Geçmişimde sarılmayı dilediğim tek insan sensin. Hep benlesin biliyorum ama ben hep senle olamadım. Her saniyesini hak ediyorsun bu dik gülüşün. Ardında neler saklı bir biz biliyoruz. Öyle kalsın güzelim. Sen bana çok mektup yazdın. Sana söz, ben de sana çok güzel bir hayat yazacağım.
Küçüklüğüme, sevgilerle.
Berra
Uzun sözün kısası, sonuç olarak, erdem, cesaret, yetenek, zeka, hayal gücü gibi bütün nitelik ya da özellikler yalnızca bir oksijen sorununa bağlı olabilir miydi?
Hayatta hala anlamlandırabildiğim, romantikleştirebildiğim şeyler var karın yağması gibi. Benim hala umudum, isteğim var içimde sakladığım. Benim herkesten gizlediğim şey sadece yağan karla vurabilir yüzüme, çıkabilir gün yüzüne.
Biraz da bu yüzden kimsenin özündeki iyilikle ilgilenmiyorum artık… Öze inanmıyorum. Sen ve ben eylemlerimizden ibaretiz. Birileri sadece kötüdür, başka bir açıklamaya ihtiyaç duymaksızın kötüdür.