Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berre Nur TAŞOVA

158 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Açlık, Norveç edebiyatını tanımak amacıyla okuduğum kitaplardan birisi olmakla birlikte bana baştan sona Rus edebiyatı havası verdi. Martin Eden'e benzerliği ise benim için oldukça dikkat çekiciydi. Jack London, Martin Eden'ı yazarken bu romandan etkilenmiş midir? Bu soruya "Kanıtlayamam ama yemin edebilirim." denilen türden bir yanıt verebilirim. Kahramanımız beyefendi kimi yerlerdeki tavırlarıyla beni oldukça kızdırırken çoğunlukla düştüğü durumlar merhametime dokundu, içimi sızlattı. Kitabın bu kadar meşhur olacak bir yönü var mı diye de çok düşündüm veya neden Martin Eden benim için Açlık'tan daha popüler bir konumda yer edinmiş diye sorguladım. Çünkü birbirine oldukça benzer içeriklerdeki bu iki kitap karşılaştırıldığında Açlık'ta incelenecek çok daha fazla ve dikkat çekici nokta buluyorum. Şunu söylemeliyim ki kahramanın dürtüsel tepkileri, psikoloji alanında incelenmeye değer. Bununla birlikte klasik veya popüler edebiyat okuyucuları tarafından pek rağbet ve beğeni görüyor mu ya da bu kadar beğeniyi hak ediyor mu, bunları sorgulamak da haddime olmamakla birlikte merak ettiğim noktalar.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,9bin okunma
Reklam
318 syf.
·
Puan vermedi
"Bendeniz, Ruhi Mücerret. Yaşayan son İstiklal Harbi gazisiyim. Tarihin dikiz aynasındaki canlı tek siluet." Kitabımızın ilk yarısının kahramanı kendini böyle takdim ediyor okuyucuya. İlk yarısının, diyorum; çünkü ikinci yarısında anlatımı Ruhi Amca'nın hayatına ansızın giren Civan Kazanova devralıyor ve olayları bir de onun açısından seyrediyoruz. Bilim kurgu, komedi, aksiyon, dram... Kitabın daha ilk cümlesini okurken yüzünüzde tebessüm oluşuyor, ikinci cümlesinde kahkaha atıyorsunuz. Mübalağa yapmıyorum! Oldukça özgün, kendine hayran bırakan bir üslup. Okurken en keyif aldığım, aynı zamanda en çeşitli duyguyu hissettiğim eserdir. 10/10
Ruhi Mücerret
Ruhi MücerretMurat Menteş · April Yayıncılık · 201315,4bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Sevgi, neşe gibi güzel duyguların dahi ölçüsüzlüğünün felaketlere sebep olabileceğini yine çarpıcı bir şekilde anlatmış Zweig, intiharından 45 yıl sonra yayınlanan öyküsünde. Daha ilk cümlede okuyucuyu saran kasveti, sayfalarca anlatılan huzurlu doğa manzarası bile dağıtamıyor. Şüphe, suçluluk hissi, gerilim duygularının yoğunluğu Zweig'in Korku hikâyesini hatırlatmakla birlikte son, Korku'da olduğu gibi şaşırtmadı. Çerezlik okunabilecekler sınıfına aldığım öykü boyunca intikamın nasıl alınacağını ve kaçınılmaz sonun ne şekilde geleceğini bekledik. 7/10
O muydu?
O muydu?Stefan Zweig · Can Yayınları · 20195,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
238 syf.
·
Puan vermedi
İhsan Oktay Bey, muhteşem üslubuyla daha ilk sayfalarda okuyucuyu alıp götürüyor yüzyıllar öncesine, İstanbul'un Konstantiniye olduğu zamanlara. "Oku" emrini hatırlatıyor “Adına Dünya dediğimiz kitabı oku." ifadelerini kitabın farklı yerlerinde tekrarlayarak. Eserde tekerrür eden bir diğer ifade ise “Rendekâr yanılıyor: Düşünüyorum ama sadece ben var değilim. Düşündüğüm için asıl sizler varsınız; sizler ve içinde yaşadığınız dünya." Rendekâr ifadesiyle kimden bahsettiğini, alıntılanan cümleden anlamışsınızdır diye düşünüyorum: Rene Descartes. “Düşündüğüm için sizler varsınız" kısmını anlamamsa ancak kitabın sonunda yer alan mektubu okumamla gerçekleşti. İstanbul'un henüz Konstantiniye olduğu zamanlardan bahsediyor, demiştim. Her ne kadar başlarda tarihî roman izlenimi verse de olayları geçmiş tarihte geçen bir roman demeyi uygun buluyorum. Daha değinilecek çok yer var fakat bu kadarıyla iktifâ ediyorum. Velhasıl mutlaka okunması gereken bir eser olduğuna inanıyorum. Hattâ ilk fırsatta diğer eserlerinden bir veya birkaçını daha okuyup ilk eserindeki müthiş üslubun gelişimini, değişimini bizzat görmek istiyorum. Sağlıcakla kalın.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,3bin okunma