Kitap, küçük bir kız çocuğunun yaşadıklarını ele alıyor.Kitabı okurken hafif bir şeker portakalı havası almıştım o yüzden çok hoşuma gitti.Başlangıçta abisi ve arkadaşıyla öcü reediyi( ismi yanlış yazmış olabilirim)evinden çıkarmak,onunla uğraşmakla geçiriyorlar zamanlarını.sevdiğim bir diğer noktaysa abisinin ergenlik dönemini ve kızımızın biraz biraz büyümesini okumaktı.
Öcüyle günlerini geçirirken,belli bir süre sonra babasının aldığı dava ile hayatının odak noktası öcüden bu davaya kayar. Dava aslında normal bir dava fakat bir zencinin bu davada bulunması ve savunulması bu davayı ilginç kılıyordu.Zenciyi savunan kişi tabi ki bizim kızın babasıydı bu yüzünden abisiyle birlikte bir çok zorbalığa maruz kalıyorlar ama bu durumla beraber ırkçılıkla ilgili düşünceleri oluşmaya başlıyor,iradelerine sahip olmaya başlıyorlar.özellikle kitapta mahkeme salonunda adeta insanlığa, vicdanımıza seslenildi ne bu birbirimizin üstünde üstünlük sağlama çabası diniyle, ırkıyla,ya ten renginden bile üstünlük sağlamak ne bu kadar mı aşağılık kompleksi var insanlığın
insan insanlığından dolayı üstündür bir kimlik katmak sadece ayrışmaya sebep olur kimlikle üstünlük olmaz diye düşünüyorum
kitap bir tren yolculuğunda tanışıp tesadüf sonucu bir gurubun tiyatro kulübü kurmasını,beraber yaşadıkları maceraları,yavaş yavaş aile gibi olmalarını anlatır
kitap güzeldi sadece biraz daha akıcı olmasını isterdim bazen çok yavaş ilerliyordu kitabı okurken keşke toplumumuz daha çok tiyatroya önem verse diye zaman zaman düşündüm gerçekten tiyatro insanı eğiten,düşündüren,duygular hissettiren bir yanı var maalesef bunların yerini sadece zaman geçsin diye anlık tatmin edici filmler-diziler aldı üzücü bir durum
Son SığınakReşat Nuri Güntekin · İnkilâp Kitabevi · 1997382 okunma
" hiç gitmemeliydim.Çünkü dönmek,geri dönmek...Anlatılır gibi değil.Öyle saçma, öyle anlamsız ki!"
Gerçekten bazı gidişlerin dönüşü çok boş, anlamsız oluyor