İlerde tekrar başlamak üzere yarım bıraktığım tek kitaptı. Günlük tarzında eserleri okumayı çok sevmesem de bu kitabı okumak benim için hem zorlayıcı hem güzeldi. İçinde yer alan anıları ve o anılarda yer alan kişileri Zarifoğlu'nun gözünden görmek kitabın bendeki tesirini arttırdı.
gri, gri, gri...
sabah, sis, yağmur
bulut, bakış, hatıra
ben de bir şarkı yoktu sen okudun
bir ayna yoktu bende sen baktın
bereketli toprakların uykusunda bir köktüm
senin bakışınla yeşerdim yağmurlar yağmadan
gözlerinde bir şimşek çaktı bakışlarım ıslandı
yanakların yağmurdan ıslak, gözlerin güneşli
kurtlar doğuruyor, kuzuları kollayayım
sen gözlerinle beni okşasan
çoban değneğim tesirli bir silah olacak
sen gözlerinle beni okşa
çoban değneğim tesirli bir silah olacak
savaş bitince senin için taze incirler toplayacağım
seninle kalacağım
seninle okuyacağım
ve seni güneşli hayranlığında öpeceğim
eğer bulutlar izin verirse...
Mohammed Ebrahim Jafari
Bütün saadetler mümkündür...
Şu kapının açılması,
İçeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.
Bütün saadetler mümkündür...
Bahtsızların biraz gülümsemesi...
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler...
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.
Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allah'a...
Bir mısra için insan kuşların nasıl uçtuğunu hissetmelidir. Küçük çiçeklerin sabahları hangi kımıldanışlarla açtığını bilmelidir. Meçhul semtlerdeki yolları, beklenmedik tesadüfleri ve uzun zamandır gelmekte olduğu görülen vedaları düşünebilmelidir.
Zengin bir hayal içinde meçhul, daima malumun en korkunç rakibidir... Ben bir şeyim, meçhul her şeydir. Fakat, unutma ki ben, varım; meçhul yoktur. O, sadece olabilir, fakat olmayabilir de!
İnsan... Sevdiği veya sevildiği veyahut öyle zannettiği her anda aslında yalnızdır. Peyami Safa'nın eşsiz kalemiyle okuduğum her cümlenin zihnimde canlandığı ve bana yeni pencereler açtığı muazzam bir eser.