Susanna Tamaro'nun insanı duygulandiran muhteşem romanı.
Kitap 1994’te yayımlanmıştır.
Roman ismi itibariyle aşk romanı gibi bir izlenim verse de aslında 80 yaşındaki bir kadının ölen kızının çocuğuna (kızına) yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.
Gençlik yıllarından başlayarak hayatında önemli gördüğü olayları anlatır, aile sırlarını en içten duygularıyla torununa anlatır.
Kitapta torun, anneannesini bırakıp uzak bir şehre gitmiştir. Anneanne bu sırada günlük yaşamına devam eder ve hemen hemen her gün torununa mektuplar yazar. Dedesiyle nasıl tanıştığını, kendi anne babasını, kızının nasıl doğduğunu, torununu büyütürken nelere dikkat ettiğini, kızının ölümünün nedenini ve hayatındaki, anlatmadan gitmek istemediği
çoğu şeyi bu mektuplarla torununa aktarır.
Kitabın sonunda geçen demeç ,kitaba ismini vermektedir. “Aklınla yüreğin karmaşa içinde olduğunda sus, dünyaya ilk geldiğinde hissettiğin gibi etrafı dinle ve sonra yüreğinin götürdüğü yere git...”
Aşka dair çok güzel bir kitap..
Anlaşılmak derdinden sıyrılıp basit kelimelerle en yalın haliyle aşkı ve tutkuyu anlatmış. Masum bir aşkın nasıl saplantıya dönüşebildiğini, insanın kendine çektirdiği en büyük işkenceyi aslında nasıl isteyerek yaptığını..
Bir solukta okunabilecek cinsten.
İstanbul’da aşk acısı üstüne, biriktirme üstüne.
Sevmek üstüne... Eşyalarla avunmak üstüne
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,1bin okunma
Nietzsche okumaya yeni başlayanlar için ideal bir kitap.
Kitap ,19 yy. Viyana’sında ünlü felsefeci ve doktoru arasındaki terapi seanslarının giderek bir yaşam satrancına dönüşünü anlatır.
Kanımca birçok türü bünyesinde birleştirip sindirmiş. Doğru okuyucuya ulaştığında bünyeyi maksimum düzeyde etkileyebilecek kendine hayran bırakabilecek bir öğreti.
Yalom’un,hayal gücüyle bende hayranlık uyandıran ve sanırım uzunca bir zaman hayranlık duyacağım bir eser olarak kalacak.