Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

beyza

Sabitlenmiş gönderi
Dünyada onca yoksulluk varken bir iskemle işgal ettiğimi görürdü ama her zaman çok sevimli bir biçimde gülümser, bana kızmazdı. Sık sık, ona bakarken, bir babam olsa onu seçerdim diye düşünürdüm.
Reklam
Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan saflığımı ve sabrımı aldım tek kalanları kumsala göm sen de yaz boyunca nasılsa her keder eksilir kendini doldurarak sardunyalarla konuşarak çoğalttım aramızdaki ayrılığı sayarak çoğalttığım günleri tamamladım kirpiklerimin arasına çektiğim tülde yağmur durdu ve şimdi kış bitiyor oysa kimse yokmuş dışarda içim dışıma vuruyor sardunyalara su vermekle unutamadığımız şeymiş aşk: alnından bir günaydın gibi düşürdüğün sabah, sağ yanımda unuttuğun keder.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
günler gelip geçiyor ve aşk kalıyor
Ben iyi değilim Bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. Gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. Hiç olmazsa arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi de geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. Kendime, söyleyecek söz bırakmadım. Kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. Aslında bakılırsa, bu sözleri kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir şey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. Sen, aşk ve her şeyin olduğu günlerde böyle kararlar alınamazdı. Yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu kararlar.
Reklam
Bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak durumundadır. Bu bir çeşit alın yazısıdır. Bu alın yazısı da başkaları tarafından okunamazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu da bir alın yazısıdır ve en acıklı olanıdır. Bir alın yazısı da ölümün anlamını bilerek, ona bu anlamı vermesini beceremeden ölmektir ki, bazı müelliflere göre bu durum daha acıklıdır. Ben ölmek istemiyorum. Yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.
Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık Böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda Yaşadığın kent de sana benziyor gitgide Ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor Ya da erteletiyorum biletimi son anda
Biliyorum ki bozukluk bağışlanır, sevilir bile İçinde bulunan herkesin ölmüş olduğu eski fotoğraflarda Ve Akdenize yelken basan kotralarda Kuytu mağaralarında Karadenizin Sessizlik ve görülmezlik bir büyük bahanedir.
Sen bana elma yerdin eskiden Ben kocaman bir bardak su sana mutfaktan İki buğulu ağaç olalım, ben sana iki serin taş, demiştim, daha o zaman yan yana, ses veren, yağmur alan. Sen şimdi oradan, eteğimdeki taşları çatlatan sözcükleri getir, yan yana getir.
856 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.