Nereden başlasam bilemiyorum …çok etkileyici, dokunaklı, gerçek bir hikaye… Öncellikle ben Eşekli Kütüphaneniciyi çok sevdim. Onun hayat gayesini, o zaman ki zorluklara, şartlara rağmen herkesin kitap okuması için uğraşmasına, ulaştırmasını hayran kaldım.Ayrı yetten peribacalarına merakım gittikçe arttı. O büyülü şehri bi an önce görebilmek istedim. Mustafa Güzelgöz biliyordu. Şehri, ülkeyi kitaplar kurtarıcaktı. Burada geçen sohbetteki gibi;
Muhtar İsmail Ağa’yla konuşuyorum: Halkodası’nın yapısını ver, kitaplık yapayım! Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur! Anlatıyorum uzun uzun. Muhtar İsmail Ağa, “Gerekmez Mustafa Bey, kalsın!” diyor. (syf-47)
Mustafa Güzelgöz işte herkesin laflarına kulak asmadan, azmiyle, kararlı yapısıyla başardı.
-“Bilmezliğin tarlasına bir küçük kültür fidanı diktim”, dedi.
Herkesin okuması gereken çok güzel bir Anadolu hikâyesi…