Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Ayşe
Ayşe
@biaysedir
instagram’ da biaysedir
71 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Olağanüstü Bir Gece / Stefan Zweig
Merhaba
Stefan Zweig sevdiğim yazarlardan biri ,insan psikolojisi hakkındaki düşünceleri gerçekten çok güzel. Olağanüstü Bir Gece kitabı ise zengin ve seçkin bir burjuva olarak hayatını yaşayan bir adam vardır.Bu adam hayatını dertsiz tasasız bir şekilde yaşar.Her şeyi olan bir adamdır, zenginlikten doymuştur artık ve hissizleşmiştir.Sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirirken hayatında ilk kez burjuva ahlakına ters bir şey yapar yani suç işler.Bu suç ile aslında kendisini bulur ve artık hissetmeye başlar.Kitap bu şekilde psikolojik tasvirlerle devam eder.Kısa bir kitap ama etkisi uzun süre kafanızda kalacaktır. Kitabın son sayfasındaki “Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık.Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.” cümlesi sanki kitabı özetliyor.
Momo / Michael Ende
Merhaba
Momo,büyük bir kentin eski tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır.Kitapta Momo’nun nereden geldiği,kim olduğu,kaç yaşında olduğu hakkında bir bilgi yoktur.Momo ismini bile kendisi koymuştur. Momo çok iyi bir dinleyicidir ve bu özelliği herkes tarafından bilinir.
Momo kent insanları tarafından sevilen biridir.Her gün insanlar Momo’nun yanına gelirler dertlerini, sıkıntılarını anlatırlar ve insanlar ne olduğunu anlamadan kendi dertlerini kendileri çözmüş olurlar.Momo’nun zamanla birçok arkadaşı olur.Günler böyle güzel gerçerken bir gün kötü niyetli olan duman adamlar kente gelir.Bu duman adamlar zaman hırsızıdır ve insanların zamanlarını alırlar.Kentte artık hiçbir şey eskisi gibi değilidir.İnsanlar artık birbirlerine zaman ayırmazlar,çocuklar yalnız kalır. Momo bu durumu düzeltmeye karar verir ve duman adamlar ile karşı karşıya gelir.İşte hikâye böyle başlar.
Kitap bir çocuk kitabı olarak çıkmış ama her yaşta okunabilecek özellikle büyüklerin okuması gereken çok güzel masalsı bir kitap.Momo, bize insaların zamandan tasarruf ettikçe aslında ne kadar yanlış yaptığımızı ,vaktimizi sevdiklerimizle doya doya geçirmemiz gerektiğini anlamamızı sağlıyor.Kitap bize zamanın önemini ve iletişimin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.Kitabı okuduktan sonra zaman algınız hakkında tatlı tatlı düşünmeye başlayacaksınız.
Düşüş / Albert Camus
Merhaba
Parisli saygın bir avukat olan Jean-Baptiste Clamence , bir barda geçmişini hatırlar ve yaşamını sorgulamaya başlar.Bu sorgulama durumunu barda bulanan başka bir yabancıya anlatır.Jean-Baptiste Clamence kendisi ile ilgili anlattığı her şeyi aslında karşısındakine değilde kendisine anlatıyordur.Roman monolog şeklinde ilerliyor diyebiliriz .
Jean-Baptiste Clamence başlarda kendini başarılı,güçlü, her istediğini elde eden biri gibi anlatırken daha sonraları güçsüzlüklerini, başarısızlıklarını ,her istediğini elde edemeyen biri olduğunu anlatmaya başlar.Sonlara doğru iç hesaplaşmalarını,geçmişte yaptığı hataları , iyi olarak gördüğü şeylerin aslında kötü olduğunu anlatır. Roman boyunca kendini sorgulması o kadar derinleşir ki aslında yalnız bir adam olduğunu anlar.Bu iç hesaplaşması kendisinin ne kadar bencil biri olduğunu ve etrafında onu düşünen biri olmadığını fark etmesine neden olur.Kendisinin kötü biri olduğunu geçmişte köprü başında genç bir kadının intihar eder iken görüp yardım etmemesini anlatarak vurgular. Jean-Baptiste Clamence kendi hesaplaşması ile bize insanın ne kadar ikiyüzlü ve güvenilmez olduğunu anlatmıştır.
Düşüş,kısa bir eser gibi gözüksede okuması zordu neredeyse her sayfada düşünüp tekrar tekrar okuma hissi veriyor.Romanı bir daha okusam daha başka anlamlar çıkaracağımı düşünüyorum. Yani bir çırpıda okunacak bir roman değil diyebilirim.
Okur Takip Önerileri
Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali
Merhaba
Sabahattin Ali ismini çoğu kişi bir şekilde duymuştur.Sabahattin Ali, Türk edebiyatının önemli yazarlarındandır.Kuyucaklı Yusuf romanı ise ilk önce 1936 yılında Tan gazetesinde bir dizi seri olarak yayımlandı.1937 yılında ise kitap haline getirildi.Kuyucaklı Yusuf romanı Sabahttin Ali’nin ilk eseri
Altıncı Koğuş / Anton Çehov
Merhaba
Anton Çehov,Rus edebiyatının önemli yazarlarındadır.Altıncı Koğuş kitabı ise bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde bulunan eğitimli bir hasta ve doktor arasında geçen feslefi konuşmaları okuyoruz.
Doktor olan Andrey Yefimıç ,kasabada sohbet edecek kimseyi bulamıyor ve eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile konuşmaya başlıyor.İkisi arasındaki felsefik konuşmalar ve çözümlemeler çok güzeldi. Doktor Andrey Yefimıç her gün akıl hastası olan İvan Dmitriç ile konuşmaya altıncı koğuşa geliyor ve ikisi arasındaki derin sohbetler insana kim akıllı, kim deli düşüncesini oluştuyor.
Anton Çehov ,kitapta birçok toplumsal eleştiride de bulunmuştur.Bu toplumsal çatışmayı iki ana karakter üzerinden okuyoruz.Kısa bir kitap olmasına rağmen birçok sayfada durup altı çizilecek cümleler vardı.Keyifli okumalar.
Kağıt Ev / Carlos Maria Dominguez
Merhaba
Kağıt Ev ,Arjantin doğumlu olan Latin Amerikalı bir yazara aittir.Kitap arka kapağında yazdığı gibi, “Kitaplara,okumaya ve aşka dair bir kitap…Kalın ciltlerin arasında saklanacak bir mücevher…” tam olarak da böyle bir kitap.Kısa bir roman olsa bile içinde bize değer katacak birçok cümle vardı.
Kitap sevgisi normal boyutta olmayan bir adam düşünün öyle ki kitaplara servet ödemiş ve evin her köşesine kitaplar dizmiştir. Öyle çok kitap var ki banyosunda bile kitaplar vardır ve bununlada kalmaz garajdaki arabasını hediye edip garajını bile kitaplar ile doldurmuştur.Hayatında kitaplardan başka kimsesi yok sadece kitaplar vardır.Kitaplara karşı sevgisi o kadar sınırsız ki banyosundaki kitaplar sıcak sudan zarar görmesin diye yaz kış soğuk suyla duş alması , kavgalı yazarları aynı rafa koymaması,bir paragrafı anlamak için başka kitaplar okuması ve bunları not alması çok etkileyiciydi.
Kitabın ilk sayfasında “Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir.”cümlesi romanın sonunda daha çok anlam kazanıyor.Kitap sevgisi bir adamın her şeyi geride bırakıp kağıt bir evde ama gerçekten tuğlaları bile kağıt olan bir evde yaşamasına neden oluyor.Kitap sevgisinin bir adamın hayatında bu kadar etkili olması insana kendi kitap sevgisinin ne boyutta olduğunu sorgulatıyor.
Theo’ya Mektuplar / Vincent Van Gogh
Merhaba
Theo’ya Mektuplar,Vincent Van Gogh’un kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplardan oluşuyor.Bu mektuplar aynı zamanda Van Gogh’un yaşamı hakkında bize birçok bilgi vermektedir.Van Gogh’un sevdiği kitaplardan ,sevdiği ressamlara kadar birçok konu hakkında bilği sahibi oluyoruz.
Mektupları okurken Van Gogh’un şefkât duygusu, ne olursa olsun insanlara karşı iyimserliği ve bir gün eserlerinin kıymet göreceğine olan inancı gerçekten çok güzeldi.Renklere olan tutkusu ve aç kalmayı tercih edip son parasını boya almak için kullanması çok etkileyiciydi.Resimlerinin satılmaması bile onun vazgeçmesine neden olmayıp tutkuyla ögrenmek için çabalaması ve birçok öğüt değerinde olan cümlelerini okumak yazarın yaşamı hakkındaki merakımı daha da arttırdı.Kardeşi Theo ile dertleşip ona sıkıntılarını anlatması ve resimleri hakkında fikir alması yani iki kardeş arasındaki bu güzel ilişkiye şahit oluyoruz.
Kitap içerisinde ara ara Van Gogh’un resimlerine de yer verilmişti.Bu resimler hakkında birçok bilgi mektuplarında da geçmektedir.Yapı Kredi Yayınları mektupların tamamını yayınlamıştır ama benim okuduğum yayınevi olan Remzi Kitapevi seçmeler yaparak derlemeyi tercih etmiştir bu da küçük bir bilgi olsun.
Yeraltından Notlar / Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Merhaba
Roman 1864’te Vremya dergisinde yayımlanmıştır.Yeraltından Notlar Varoluşçuluğun ilk romanı olarak edebiyat dünyasındaki ve felsefi literatüründeki yerini almış.Bu roman ,adı kitap boyunca hiç anılmamış olan kırk yaşındaki bir adamın memur olarak çalıştığı zamanlarda başından geçen anılardan oluşur.
Roman iki bölümden meydana geliyor ilk bölüm olan “yeraltı” bölümü isimsiz kahramanın gerçek dünyadan kendini soyutlamasını , kendi iç çatışmalarını ve içe kapanık dünyasının ona sunduklarını genel bir bakış açısı ile yansıtıyor.İkinci bölüm olan “notlar “ bölümü ise isimsiz kahramanın ilk bölümdeki fikirlerinin ete kemiğe büründüğü yani somut halini hikaye şeklinde okuyoruz.
İsimsiz kahramanımızın hayata ve insanlara karşı düşünceleri insan üzerinde garip bir etki bırakıyor.Sanırım isimsiz kahramanında dediği gibi “…her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalık; gerçek, tam manasıyla bir hastalık.”
Zeki Demirkubuz’un romandan esinlenerek kurguladığı “Yeraltı” filminin başrolünde Engin Günaydın oynuyor bu da küçük bir bilgi olsun .Filmi izlemedim ama merak ediyorum.
Cerrah / Tess Gerritsen
Merhaba
Tess Gerritsen’ı Cerrah kitabı ile keşfetmiştim.Kitap Rizzoli - Isles Serisi’nin ilk kitabı. Rizzoli - Isles Serisi adı kitapta yer alan iki ana karakterin isimleridir.Birisi Jane Rizzoli,diğeri Maura Isles.Kitaba ismini veren Cerrah aslında katilimizin ismi, bu ismi tercih etmelerinin nedeni katilimizin ileri
Simyacı / Paulo Coelho
Merhaba
Simyacı,Brezilyalı yazar Paulo Coelho tarafından Mevlânâ’nın ünlü Mesnevî’sinde geçen kısa bir hikâyesinden yola çıkılarak yazılmış.Roman Endülüslü çoban Santiago’nun üst üste gördüğü rüya sebebiyle her şeyini geride bırakıp bir yolculuğa çıkmasıyla başlıyor.Bu yolculukta bazen ihanetle,bazen iyilikle,bazen aşkla,bazen dostlukla karşılaşıyor.Santiago’nun bu yolculukta öğrendikleri onun asıl hazinesi oluyor.
Romanda ara ara kutsal kitaplardan ve mitolojiden bilgiler karşımıza çıkıyor.Din konusu üzerinden birçok cümleler vardı.İncil’e birçok atıf yapılmış,karakterler İncil’den esinlenerek yazılmış.Romanda geçen birçok şey beni şaşırttı mesela,Santiago’nun tıpkı Hz.Yusuf’un Mısır’da vahanın müşaviri olması meselesi de İncil’de anlatılan bir olaymış.Kitabın adı olan Simyacı kelimesi hakkında da bilgi sahibi oldum.Arapça bir kelime olan Simyacı,maddeleri altına dönüştürmeye çalışan kişi demektir.Simyacılık çok eski zamanlardan beri olan hatta kimyanın kökeni olarak kabul edilen bir alanmış.Birçok konu üzerinden ders çıkarabilinecek bir romandı.Kitap zaten nasihatnâme özelliği taşıyor.Santiago’nun tanıştığı herkes ona bir nasihat veriyor bu yolculukta kendi kişisel menkıbesini buluyor.
Romanda altı çizilecek o kadar çok cümle var ki altını çizdiğim her cümleyi birkaç defa okudum.Sosyal hayatımız ile ilgili tespitlerde bulanan romanda birçok şey insanı düşündürüyor.Mistik bir peri masalına benzeyen bu romana bence bir şans verin.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü / Victor Hugo
Merhaba
Kitap uzun bir önsöz ile başlıyor. Sabırla okumanızı tavsiye ederim. Çünkü dönemin yapısı hakkında bir çok bilgi içermekte, böylelikle kitabın konusuna daha hakim olucak ve anlamanıza yardımcı olucaktır. Kitap adı ile anlayacağınız üzere bir idam mahkûmunun adım adım ölüme gidişini ve neler düşündüğünü, hissettiğini okuyacağız. Kitabın son sayfasını okuyup bitirdiğimizde idam konusu hakkında düşünmeden edemiyor insan, her ne suçu olursa olsun idam etmek doğru bir karar mı düşündürüyor. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Merhaba
İki masum kalp ve onları ayıran bir tel örgü.
Bruno'nun masum düşüncelerini okurken hiç masum olmayan bazı şeyler vardı. Bruno'nun minik kalbi büyüklerin neler yaptığını anlamayacak kadar temizdi.
Bruno ve Shmuel dostluğunu okurken o dönemin acı gerçeklerini okuduğumuz bir kitap. O dönemlere masum bir çocuğun gözünden okumak insanın yüreğine dokunuyor.
Bir çocuk kitabı olarak gözüksede çocuklardan önce biz büyükler okumalıyız belki çocukların temiz kalbinden bir ders çıkarabiliriz.
Filmini de izlemiş ve aynı şekilde kitabı gibi etkilenmiştim. Bruno ile tanışmayan varsa bence hemen tanışmalı.
