"Nadan ile sohbet etmek güçtür bilene; Çünkü nadan ne gelirse, söyler, diline!"
Sayfa 109Kitabı okudu
Aşk, arayışların başladığı seviyedir. Diğer elementlerdeki uyum sayesinde denklem neredeyse kusursuzca tamamlanacakken bir şeyin eksikliği yüzünden ortaya çıkan aitsizlik hissi, aşkı ateşler. Belki kendini de kendine ait hissetmiyorsundur, belki yaşadığın ilişkinin içinde tam bir aidiyet oluşmuyordur, belki ailene ait olduğunu duyumsamıyorsundur, belki yaşadığın topraklara kendini ait hissetmiyorsundur ve birtakım arayışlara sürükleniyorsundur. Sendeki eksik elementleri tamamlayabileceğin en kusursuz bileşimi bulduğun noktadadır aşk... Sevgiye en yakın formda, en iyisine en yakın olduğun noktada karşılıksız kalmak çok şiddetlidir. Mesela çok satacak bir kitap hazırlıyorsun diyelim, ancak baskıda kapağı yanlış basıldı, yanlış bir isimle çıktı. Bu olmasaydı çok satan bir kitap olacaktı. Yani tamlık hissine en yakın noktada, yoksun kalmak... Aşkta da durum tam olarak böyledir. Yani "Tam ve bütün sevgiyi bulacaktım ki sektim..." dersin.
Reklam
Kitap da kainat gibi dilini bilene gönlünü açana dökülüp geliyor. O, insanın durumuna hâline göre tavır alıyor. Hatta öyle oluyor ki aynı kitap kendisine gönül verene ikinci defa aynı şeyleri söylemiyor.
İstersen sen , dünyada zamanın en büyük bir bilgini,her şeyin bileni ol. Şimdi şu dünyanın faniliğini ve zamanın da geçip gittiğini gör.
Deizm, Ateizm gibi inançsızlık bataklığına saplananların başkalarını da o bataklığa sürüklemek için art niyetli ve tamamen kafa karıştırmak amaçlı kurgulamış oldukları bazı sorular vardır. Aslında bu soruların hiçbiri cevapsız değildir. Ancak çoğu zaman bir cümlelik soruya bazen sayfalar dolusu kitap yazmak; iki dakikalık bir videoya saatleri bulan cevaplar vermek gerekebilmektedir. İşte bu tarz sorular karşısında iki tavırdan birinin sergilen mesi önem arz etmektedir; ya iman surlarında gedik açtırmamak için bu sorulara itibar edilmeyecek ve "Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım." denilecek ya da "iman/ inanç etrafında toplanacak kara bulutları dağıtmak için -günlere ve gecelere mal olsa bile- bu sorulara verilen cevaplar aranıp bulunacak veya bir bilene danışılacaktır. Aksi takdirde birkaç lüzumsuz soru iman ateşinin sönmesine ve ebedî hüsrana sebep olabilecektir. Sonuç olarak; hem dinî hem de dünyevi konularda mü'minlere düşen, her alanda olduğu gibi soru sormada da dengeli olmak ve faydasız/ yersiz sorularla zihni meşgul etmemektir. Unutulmamalıdır ki kişinin dünya ve ahiretine faydası olmayacak her türlü şeyden/sorudan yüz çevirmesi, kendisini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaması onun imanının güzelliğine katkı sağlayacak, nuruna nur katacaktır.
Sayfa 31 - Halil Kılıç
Dünya okumasını bilene açık bir kitap gibidir....
Reklam
237 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.