Aslında kanının kırmızısı ve saçının siyah pigmenti dışında bir insanın bütün bedeni saydam, renksiz dokulardan oluşmaktadır. Azıcık bir şeydir birbirimizi görmemizi sağlayan. Bir canlının liflerinin büyük kısmı sudan daha az saydam değildir.
Burası okyanus gibi değildi: her şey farklıydı, her şey birilerine aitti, her şey bölünmüştü, her şey korunuyordu. Bir tek sahipsiz kuşlar özgürce uçuyor, yol boyunca ötüyorlardı.
Bizi gerçekten acıtan o düşünceye bakmaya dahi katlanamıyoruz. Kafamızı başka yere çeviriyoruz, gözümüzü kapatıyoruz. Durumumuzu ve gerçeğimizi görmezlikten geliyoruz. Bu da aslında özümüzle olan bağlantının kopması demek...