Kanser, dünya çapında en büyük ikinci ölüm nedeni; yalnızca 2018 yılında 9,6 milyon kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Kanser, ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu. Türkiye İstatistik Kurumu Mayıs 2017 verilerine göre, her 5 ölümden 1’i kanser kaynaklı.
Süt neden beyazdır?
Süt yüzde 87,5 oranında su ve kalan kısımda birbirine yakın oranlarda yağ, protein, laktoz ve minerallerden oluşur. Çoğunluğu saydam yapıdaki süte opak beyazlığını veren, yüzde 3,5 oranındaki kütlesi ile suda askıda bulunan proteinlerdir. Proteinler, uzun ve zincir benzeri yapısı olan karmaşık moleküllerdir. Sütte yüzlerce çeşit protein bulunur. Bu proteinlerin en baskın türü ise kazeindir. Küçük kalsiyum fosfat kümelenmeleri etrafında biriken süt proteinleri, misel adı verilen molekül yığınlarını oluşturur. Misel yapıları yaklaşık 150 nanometre çapındadır ve sütün tamamında dağılmış hâlde bulunur. Bu yapılar ışığı tüm dalga boylarında saçılıma uğratarak sütün beyaz görünmesine sebep olur
İnek Sütü Referans alınmıştır.Kitabı okudu
Reklam
Optik biliminin atası olarak kabul edilen İbn-i Heysem, eseriyle, Newton’un Opticks kitabının yayımlanmasına kadar bilim dünyasında bu alanda söz sahibi oldu.
İnsan beyni, sinaps adı verilen yaklaşık 100 trilyon bağlantıyla birbirine bağlanmış yaklaşık 100 milyar nöron içeriyor.
Bir malzemenin gücü, yapısındaki kusurlar tarafından sınırlanır.
Beyin ve Bağışıklık Sistemi
(...) vücudumuzda iki tür bağışıklık sistemi var: doğuştan gelen bağışıklık ve kazanılmış bağışıklık. Doğuştan gelen bağışıklık için hastalık yapan mikroorganizmalara karşı vücudun ilk savunma hattı denilebilir. Bu sistem, kimyasal ve fiziksel bariyer olarak görev yapar. Doğuştan gelen bağışıklık vücutta yangısal (inflamatuar) yanıtı başlatır. Beyaz kan hücreleri enfeksiyon bölgesine toplanır ve patojenleri yok etmek için ısıya ve şişmeye neden olan proteinleri üretir. Kazanılmış bağışıklık sistemini ise T lenfosit ve B lenfosit denilen hücreler oluşturur. Bu hücreler spesifik bir patojeni tanıyabilir ve saldırıya geçebilirler. İdeal koşullarda, kazanılmış bağışıklık sistemi hücreleri sadece dışarıdan gelen patojenleri hedefler, vücudun kendi proteinlerine, hücrelerine ve mikroorganizmalarına saldırmazlar. Ancak, 1990’larda, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü’nden Polly Matzinger, bağışıklık sisteminin sadece vücuttaki yabancı maddelere değil, aynı zamanda vücudun kendi dokularına da zarar verebildiği fikrini ortaya attı. Sonradan, dünya nüfusunun yaklaşık %1’inde, kazanılmış bağışıklığın kontrolünü kaybedebildiği ve kişinin kendi hücrelerine saldırıp multiple skleroz (MS), artrit ve diyabet (bazı türleri) gibi otoimmün hastalıklara neden olabildiği anlaşıldı.
Reklam
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.