Feminist hareket,mücadele içinde erkeklerle müttefik olmazsa yol alamaz.Kültürel benliğimize kazınmış olan,feminizmin erkek karşıtlığı olduğu görüşünü değiştirmek için çok çaba sarf etmemiz gerekiyor.Feminizm,cinsiyetçilik karşıtlığıdır.Erkek olmanın ayrıcalığından sıyrılmış,feminist politikaya kucak açmış bir erkek,mücadelemizde değerli bir yoldaşımızdır ve hiçbir şekilde feminist mücadele açısından tehdit değildir.Buna karşın,feminist hareket içine sızan ve cinsiyetçi düşünce yahut davranıştan vazgeçmeyen bir kadın ciddi bir tehdittir.Bilinç yükseltme gruplarının en güçlü müdahalesi,tüm kadınlardan kendi içlerindeki cinsiyetçilikle,ataerkil düşünce ve eylemle kurdukları ittifakla yüzleşmelerini ve feminist eyleme bağlılıklarını gözden geçirmelerini talep etmesi olmuştur.Bu müdahale bugün de gereklidir ve feminist politikayı seçen herkes için aşılması gereken bir safha olarak durmaktadır.Dışarıdaki düşmanla yüzleşmeden önce kendi içimizdeki düşmanın dönüştürülmesi gerekir.Tehdit ve de düşman,cinsiyetçi düşünce ve davranıştır.Kadınlar,kendi içlerindeki cinsiyetçiliği ele alıp dönüştürmeye çalışmadan feminist politikanın bayrağını taşıdıkları sürece,hareketin altı oyulmaya devam edecektir.
Muayene odasının korunaklı ortamında kadın,tecavüzden konuşmaya cüret etmiş fakat bilimin bilmiş adamları onlara inanmamıştı. Bilinç yükseltme gruplarının korunaklı ortamında kadın, tecavüzden bahsetti ve başka kadınlar ona inandı.
Reklam
Feminist hareket, mücadele içinde erkek­lerle müttefik olmazsa yol alamaz. Kültürel benliğimize kazınmış olan, feminizmin erkek karşıtlığı olduğu görüşünü değiştirmek için çok çaba sarf etmemiz gerekiyor. Feminizm, cinsiyetçilik karşıtlığıdır. Erkek olmanın ayrıcalığından sıyrılmış, feminist politikaya kucak açmış bir erkek, mücadelemizde değerli bir yoldaşımızdır ve hiçbir şekilde feminist mücadele açısından tehdit değildir. Buna karşın, feminist hareket içine sızan ve cinsiyetçi düşünce yahut davranıştan vazgeçmeyen bir kadın ciddi bir tehdittir. Bilinç yük­seltme gruplarının en güçlü müdahalesi, tüm kadınlardan kendi içlerindeki cinsiyetçilikle, ataerkil düşünce ve eylemle kurdukları ittifakla yüzleşmelerini ve feminist eyleme bağlılıklarını gözden geçirmelerini talep etmesi olmuştur. Bu müdahale bugün de gerek­lidir ve feminist politikayı seçen herkes için aşılması gereken bir safha olarak durmaktadır. Dışarıdaki düşmanla yüzleşmeden önce kendi içimizdeki düşmanın dönüştürülmesi gerekir. Tehdit ve de düşman, cinsiyetçi düşünce ve davranıştır. Kadınlar, kendi içlerindeki cinsiyetçiliği ele alıp dönüştürmeye çalışmadan feminist politikanın bayrağını taşıdıkları sürece, hareketin altı oyulmaya devam edecektir.
Kadınların, diğer kadınlara karşı besledikleri cinsiyetçilikle yüzleştiği yer işlevi gören bilinç yükseltme grupları olmayınca, feminist hareket farklı bir zemine kayarak işgücünde eşitlik talebine ve erkek tahakkümüyle mücadeleye odaklandı.
Bilinç yükseltme, eril iktidarın toplumsal varlığının bir biçiminin de kadınların içinde bulunduğunu ortaya çıkarttı. Bu haliyle eril iktidar kadına kendiliğinden kabul ettirilen bir şeydir. Kadın kendi "kafasında nesneleşmiştir". Bir kere vücut bulduktan sonra eril üstünlük, hem kavrayışta hem de uygulamada bir kez daha onaylanmış ve kuvvet kazanmış olur. Yani eril iktidar hem hayal ürünüdür, hem değil. Kendini doğal, evrensel, değiştirilemez, Tanrı vergisi ve ahlaken mükemmel bulduğu için hayal ürünü olarak kabul edilebilir. Ama etkili olduğu gerçeği hiç de hayal değildir. İktidar toplumsal bir ilişkidir. Kadınların yaşamının zorlukları ve cezadan -kendini inkardan, hapsedilmeye, hatta intihara kadar- kaçınma gerekliliği düşünülürse uyum gösterme zorunluluğunu dayanılabilir, hatta tatmin edici bulmaları hiç de mantıksız değildir. Gündelik yaşam kadını da erkeği de pek efsane sayılamayacak olan erkek egemenliğine ve her gün yeniden yaşandığı için gerçeklikten ayırt edilmesi güç bir efsane haline gelmiş olan kadının Tanrı vergisi zayıflığına, erkeğin de yine Tanrı vergisi üstünlüğüne inandırır.
Kişisel olanın politik olduğu analizi, bilinç yükseltme sonucu ortaya çıkmıştır. Bu analizde birbiriyle ilişkili dört özellik vardır: Birincisi, kadınlar bir grup olarak erkekler grubunun egemenliği altındadır, dolayısıyla birseysel düzeyde de bu böyledir. İkincisi, kadın kişisel ya da biyolojik doğasından dolayı değil, toplum tarafından ezilir. Üçüncüsü, cinsel işbölümünü de içeren cinsiyet ayrımı kadını yüksek topuklu, düşük statülü işlerle sınırlı tutarak, ilişkilerdeki kişisel duygulara varıncaya kadar onu belirler. Dördüncüsü, kadının sorunları, yalnızca kendine ait olmayıp grup olarak kadınları ilgilendirdiği için, bunlar ancak topluca ele alınabilir. Cinsiyeti toplumda iktidar bölüşümünün doğal olmayan bir özelliği olarak kavrayan bu analizde, özel olan aynı zamanda politiktir.
Reklam
110 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.