" Önemi yok, onu öldüreceğim!" "Ne diyorsun sen, küçük; babamı mı öldüreceksin?" "Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek."
" Bence en halis ikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, kalp safiyetinden büyük servet mi olur? "
" Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bombos. Nasıl yaşadım on yıl bu evde ? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım ? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım: kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım..."
"Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!"
"Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette, ama mesele sadece mutluluk değildi.Önemli olan yaşadığını, hayatın bir anlamı, bir değeri olduğunu hissetmekti."