İşte her yıl böyle olur. Beş mayısı altı mayısa bağlayan gece Hızırla İlyas dünyanın bir yerinde buluşurlar. Onlar buluştukları an dünyadaki bütün yaşam durur, tekmil canlılar ölürler. Hemen sonra da daha gür, daha canlı, daha doğurgan dirilirler. Ve biri mağrıptan, birisi de maşrıktan kopup gelen iki yıldız gökyüzünün ortasında tokuşur, birleşirler. Birleşip ışık olurlar, yeryüzünün üstüne top top sağılırlar...
Ceren (Halil'in) ölüsünü aldı götürdü, Aladağ'ın doruğuna. Dorukta, Halil'in kamasını çıkarıp kayaların arasına ona bir mezar kazdı. Halil'i okşadı, öptü, kazdığı çukura koydu. Üstünü toprakladı, kaldırabileceği kadar büyük bir taşı başucuna dikti...
Cerenin kararı bir anda obaya yayıldı. Oba ölüleri, gökten yağan taşları, ezilmiş çadırları, öteberileri unutup bir top sevinç gibi uğundu Alıçlı koyakta.
Baykuş çoğunlukla uğursuz bir kuş sayılır. Kimin evinin yanına, üstüne konmuş orada ötmüşse bil ki o evin başına bir kötü iş gelecektir. Bir şehre, bir memlekete bela gelmeden önce baykuşlar gelirler.
İsmet, yavuz İsmet, Yunanın gözünü çıkaran, eli tor şahinli İsmet, akıllı, ferasetli, kurnaz, ardında bin tilkiyle dolaşıp binine de kurnazlık, akıl öğreten İsmet...
Ötede, uzakta, günbatıda Anavarza kayalıkları, Anavarza kayalıklarında yıkık örenler. Yıkık örenlerde yılanların, bir de cinlerin, bir de perilerin padişahları...
Bunun hali en yaman. Yaman, fıkara. Ölümden de beter. Yangılı, sevdalı. Allah kimsenin başına vermesin. Sevda sevda derler behey yarenler, bilmeyene bir acayip hal olur.