Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
283 syf.
10/10 puan verdi
Büyük usta Yaşar Kemal'in biz Yörüklere yazdığı bu ağıt kıvamındaki eseri okurken kaç kere gözlerim yaşardı bilmiyorum. Binlerce yıldır yazın yaylaklara, kışın kışlaklara göçen Yörüklerin yavaş yavaş azala azala bittiğini, yerleşik hayata geçişini, yerleşik hayata geçmeyen ve töresini devam ettirmeye çalışan Karaçullu obasının yaşadığı çaresizliği, zulmü, bitişi okuyoruz, okurken yaşıyoruz. Yaşar Kemal öyle bir resmediyorki öyle bir kaleme alıyor ki bizim kültürümüzü resmen okurken yaşıyorsun öyküyü. Ve bu yok oluşta bile töreden ödün vermiyor Süleyman Kahya, Haydar Usta, Müslüm Koca... Ahh Yörüklerim, ahh kardaşlarım, soyumuz sürüyor ama adetlerimiz, törelerimiz, binlerce yıldır sürdürülen Türk töresi yavaş yavaş eriyor, eritiliyor... Ve bunu ele alan, bize ağıt yakan Yaşar Kemal aslında bizim törelerimizi de tekrar yaşatmak için bu eserde yazıya döküyor, bir nevi unutturmuyor. Yaşar Kemal, varol ustam...
Merhabalar
Bugün sizlere kalemini severek okuduğum #yaşarkemal den #binboğalarefsanesi eseri ile geldim.
Anadolu insanını ve zamanın koşullarını gene harika bir üslupla sade dili ile ele alan yazar bu eserde Çukurova'da yer almaya, hayat bulmaya, yerleşmeye çalışan yörük halkı oba insanına değiniyor. Her yıl hıdırellezde duaya çıkanlar bu sene duaya Haydar usta ve torunu Kerem'i gönderirler. Tüm oba kendini düşünür kendi istediği dileği diler. Kimse oba halkının selametini ve toprak bütünlüğünü düşünmez. Her gittikleri yerde eziyet ve zorbalıkla karşılaşırlar. Kurtuluşu yeri gelir kız alıp vermede bulurlar ki obadaki kızların da gönlü başkasındadır. Onlar adına üzüldüğüm yerler çok, mutluluk oba halkına gelecek mi birlikte bir bakalım.
~
"Eğer içimizden bir insanı aşağılıyorsanız aşağılanacak insan yoktur bunu böylece bilin. Eğer bir insan için kötülük düşünüyorsanız kötü düşünülecek insan bu dünyaya gelmemiştir bunu böylece bilin. Dünyada kötülük yoktur. Kötülük uydurmadır. Dünyada iki türlü iyilik vardır. Işıktan bir değnek alın elinize uzun bir değnek. Değneğin bir ucu çok parıltılı bir ucu da daha az parıltılıdır. İşte iyilikle kötülük arasındaki fark bu kadardır. Bunu böylece bilesiniz."
~
"İşte burada, huzurunda söylüyorum.
Koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür."
~
Yazardan Ağrı Dağı Efsanesi de ayrı güzeldi, başka eserlerine de göz atacağım, keyifle kalın dostlarım
#klasikeserlerokuyoruz
Kınını kesen kılıcın kendisidir
BİNBOĞALAR EFSANESİ
Beş Mayısı altı Mayısa bağlayan
Hızır’la ilyas’ın buluştuğu gecede
doğu ve batıdan kopup gelen iki yıldız gökyüzünün ortasinda birleşip
yeryüzüne ışık olup yağarlar.
Gökteki yıldızların tokuşup yeryüzüne
Ağrıdağı Efsanesi- Yaşar Kemal
1970 yılında yayımlanan Ağrı dağı efsanesi, realist bir bakış açısıyla yazılan destansı bir romandır.
Bir aşk destanıdır. Gülbahar ile Ahmet’in aşkını konu alır. Bu aşka karşı çıkan Gülbahar’ın babası Mahmut Han’a karşı verdikleri mücadeleyi anlatır.
“ Eğer edebiyatı keşfetmeseydim, destanlar söyleyen bir halk ozanı olurdum.” der usta yazar,
Yaşar Kemal'in kalemi her zaman olduğu gibi yine efsane. Ancak kitapta cok fazla acı olaylar peşpeşe geldiginden kitaba aralar vermek durumunda kaldım. Olumsuz bir olay nasıl bu kadar güzel anlatılabilir? Bir devrin kapandığı bir ağıt gibi olmuṣ.
283 syf.
·
Puan vermedi
Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını hissedebiliyorsan insansın diyen Tolstoy' un sözünün bir kez daha Yaşar kemalimin kelimelerinde iliklerime kadar hissettim. Yaşar kemalim öyle bir hissetmişki bu toprakların karış karış acısını, çukurovanin çukurunu, Anadolunun feryadını, kelimelere bu acıyı öyle bir nakşetmişki okurken hissetmemek elde yürekte değil ve yaşar kemalim bir kez daha hissettiriyor ki insanın kurdu kendisi olduğunu. Diğer yapıtları gibi bu kitap ta öyle bir akıcı ki öyle bir içten yazılmış ki elden bırakmamak veya bitmesini istememek geliyor içinden insanın. Ve öyle bir etki var ki bu kitap ta fark etmeden adım attigim her karış toprağın bağırışını, acısını, haykırışını, umudunu, umutsuzluğunu hissettim ve taki başka bir yaşar kemalimin kitabına kadar da hissedicem. Öyle bir hissetme ki her yapıtında bölünmüşlügümüzün bir parçası gibi nakşediyor yüreğinde insanın. Her kitabi yapbozun bir parçası misali yaralıyor insanın yüreğini. Okumanızı mutlaka tavsiye ederim
Yaşar Kemal'in okuyup da sevmediğim hiçbir kitabı yok. Bu kitapta böyle işte. Yörüklerin efsanesi ama nasıl bir efsane.. Kahramanlarla dolu ama çaresiz bir kahraman, yiğitlerle dolu ama kimseye kıyamayan. Çocuklarını kaybeden analar, yersiz yurtsuz insanlar.. Her çekilen acıyı hissettiren bir kalem , dil. Çukurova'yı tüm çıplaklığıyla göz önüne seren ayni zamanda tarih ve sosyolojik bir tahlil. Her zaman ki Yaşar Kemal işte. Muazzam, mükemmel, enfes..
“benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İki, insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin.
Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları
Binboğalar Efsanesi
“Bu çağa gelene kadar kültürler birbirlerine beslemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından.” der, büyük usta Yaşar Kemal.
Bu romanda sözünü kanıtlar niteliktedir.
Zamanın dışında kalan yörüklerin, bir toprak bulup yerleşme çabalarının, diğer insanlar
Beş mayısı altı mayısa bağlayan gece...
Yörüklük zor imiş
İnsanlığa dert imiş
Sen onlara kalbin açar iken
Onlar hançer saplar imiş...
Herkes sığdı da koca Çukurova'ya bir yörükleri sığdıramadılar. Halbuki kendi toprakları bile değildi, Allah'ın dağı, taşı, ovası, yüzyıllardır barınan insanların Türkmenlerin yörüklerin ovası, bir anda düşman kesildi hepsine. Yok edildi, haraç
Anadolu'nun her karış toprağına damgamızı bastık.
Beş mayısı altı mayısa bağlayan gecede Demirci Haydar Usta'nın torunu Kerem'den oba için kışlak dilemesini istemesiyle başlar . Çukur 'da kışlak Aladağ'da yaylak . Kerem 'in ise kayan yıldızdan şahin dilemesi bunun üzerine obanın tüm yılı kışlak arayarak sürekli göç edişini anlatır . Tüm yıl göç etmeleri, kondukları yerde istenmemeleri , yerlilerin sürekli saldırmaları, dağa konsalar bile yerlilerin toprak parası istemeleri , jandarmaların obayı suçlu bulması , obanın ise çaresiz başka topraklara tekrar tekrar tekrar göçmesi....
SPOİLER İÇERİR
Obanın iki umudu vardır .
Birincisi Ceren'in yerli zenginlerden olan Oktay Bey e varıp obaya toprak vermesi . Ancak Oktay Bey'in babası değil yörüklere toprak vermek toprağında yörük dahi çalıştırmayan biridir .Üstelik Ceren'in gönlü Halil 'dedir.. .
Bir diğeri ise Demirci Haydar Usta'nın 30 yıldır yaptığı kılıcı zamanında dedelerinin yaptığı gibi padişaha hediye edip ondan toprak dilenmesi . Ancak Haydar Usta'nın bilmediği bir şey vardır . Ne ortada padişah kalmıştır ne de kılıç karşılığında toprak hediye eden bir gelenek ...
Bitmeyen göç , kavuşamayan aşıklar , ayak basılamayan topraklar ....
Binboğalar Efsanesi Yaşar Kemalden okuduğum ilk kitap. Kitabı genelde işe giderken okuduğum için uzun bir süreçte bitirebildim.
Kitap yörüklerin çektiği sıkıntıları, bir geleneğin nasıl da yok olduğunu çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Ülkenin yerleşik düzene geçmesiyle yörükler kışın konacakları bir kışlak ve yazın vakit geçirecekleri yaylak bulmakta zorluk çekerler.
Hıdırellez günü; beş mayısı altı mayısa bağlayan gecede yörükler dilekler tutarlar. Neredeyse hepsinin isteği çukurda kışlak ve Aladağ’da yaylaktır. Ama tabikii herkesin ilk önceliği bu değildir. Kimi sevdiğine kavuşmak, kimi de bir şahin ister.
Türkmen yörükleri konacakları bir yer bulmak için kimin kapısına gittilerse hep hor görülmüşler ve mallarına göz dikildiği için gün be gün çökmeye başlamışlardır.Kitabın akışında Demirci Haydar Ustanın son nefesine kadar oba için verdiği emekler, torunu Kerem’in kışlak ve yaylaktan vazgeçirecek kadar sevdiği yavru şahin, Halil ile Cerenin sevdası ilmek ilmek işlenmiş.
Yaşar Kemal’in diğer kitaplarını okumayı dört gözle bekliyorum.