Bu dünya çok yoruyor hepimizi. Evet, dünya buna meyyal dizayn edilmiş zaten. Peygamber Aleyhisselam, size çiçek gibi bir dünya bırakıyorum demedi. Kargaşalar, münakaşalar, kırılmalar, haksızlıklar, artarak devam eden musibetler olacağını söyledi. Hangi cenahta durmamız gerektiğini, hangi tarafa sırt dönmemiz gerektiğinden bahsetti. Kıyamet kopsa elinizdeki fidanı dikin dedi. Kıyametler kopuyor ve ellerimize dikilecek fidanlar geçiyor. Göremiyoruz. Armudun ağaçta pişme süresi bile bir kaç ay sürüyor. İnsanın şahsi armudu kırk seneyi devriyesinde olgunlaşıp düşmeye doğru varınca, yer çekimi olduğunu anlayabiliyor. Bazen Allah bir gence de yirmisinde pişmiş bir armut olgunluğu bahşedebiliyor. Ama hiçbir armud günlerce güneş altında terlemeden, su içmeden, fotosentez etmeden armud olamıyor. Ve bizler ki çoğumuz, elimize geçen fidanın; adı, çocuk oluyor, meslek oluyor, beceri oluyor onu toprağa dikmemiz gereken kıyamet çemberinde olduğunu göremiyor. İki el ile tutup omuzlarından öne arkaya sallayarak o armudu sarsmalı iyice. Ve kıyamet kopuyor artık olgun bir armut olarak dik elindeki fidan her neyse... Biz daha uyku moduna geçemeyecek kadar diriyiz. Tükenince nefesimiz ve kesilince. Saatler tiktaktan duruverince. Olmayacak mı bir dikili armudumuz taze ve körpe. Sırtına yüklenmiş Ümit ile.
@Alemigayb