Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın hiçbir dakikamı yaşayamazsın aysel git başımdan ben sana göre değilim benim için kirletme
hiçbir şeye şaşırmıyorum. tepki de veremiyorum. robotlaştım sanırım bir yandan da her şey komik geliyor. ama ortada gülünecek tek bir şey bile yok. böyle işte yani.
Reklam
ANLAR Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha
Bir mü'min sabah namazı kaçırabilir mi? Elbette kaçırır, insan değil mi. Bu değil kıyamet koparan şey. Kıyamet koparan şey, o gün hiçbir şey olmamış gibi kahvaltıyı kaçırmamaktır. Sabah namazı kaçıran biri, kahrından nefsine ceza verip, "Ben de bugün oruç tutuyorum." demelidir
Sosyal medya sahteliklerle dolu, her şeyin en vaouvv kısmı gösterilir.Halbuki insan doğası gereği hiçbir şey mükemmel değildir.Mükemmel görünenlerden sahtelik kokusu alıp sosyal analizinizi mantık çerçevesinde yapabilirsiniz.Bir dipnot.Ayrıca kendisine sahte olan insanlar beni ilgilendirmez lakin sahte samimiyetsiz samimiyetlere tahammülüm yok.Zaten yüz ifademe çözüm yok.İçimde ne varsa dışıma yansır.Tanımadığım insanları seviyorum tanımak da istemiyorum ve görüldüğü üzere ironi yapıyorum.Amma velakin saf-temiz; içinden geldiği gibi davranan azınlık bir insan sayısına da inanıyorum.
"bir romanın kişilikleri kapatılmış varlıklar, tutsaklardır. onların tarihi hiçbir zaman bitmemiştir, hala sürer ama ilerlemez. bir roman, varlıkları, özgürlüklerine rağmen, bir kader içine kapatır. yaşam, romancıyı sanki bir kitaptan fırlamış gibi göründüğü zaman kışkırtır. sanki bir olgular kümesinin tamamı hareketsizleşmiş ve bir seri oluşturmuş gibi, ne olduğu bilinmeyen tamamlanmamış bir şey belirir yaşamda. bu olgular iki belirlenmiş an arasında betimlenirler. varoluş bu zaman aralığını, sanki bir tüneli kat eder gibi kat etmiştir. anlatılan olaylar bir durum oluştururlar ve plastik bir ideale benzerler. tarihin plastikliği: işte bu mittir. sanatçının seçimi dediğimiz şey, bir ritminin içinde sabitlenmiş olguların ve özelliklerin doğal bir biçimde elenmesi ve zamanı imgeye dönüştürmesidir." sonsuza tanıklık, emmanuel levinas
Reklam
Bende yiten bir şeyler var. Hiçbir şey geri getirmiyor.
Ne bir minnet kırıntısı, ne bir pişmanlık belirtisi... Geride hiçbir şey bırakmamak... Çıkıp gelen ilk kişinin doldurabileceği bir boşluk olmak. Henrik Ibsen
Antik diyarlardan bir gezgine rastladım. İki büyük ve çıplak taş bacak, dedi; Duruyor çölün ortasında dikili. Hemen yanında, kumların üzerinde, Yarısı yere gömülmüş bir çehre; O çatık kaşları ve soğuk dudakları Belli ki, onu çok iyi resmetmiş heykeltıraşı. Öykünen bir el ve besleyen bir yürek ile, Öyle bir damgalamış ki tutkuları o cansız şeylere, Dayanabilmeyi başarmış ta bu güne. Kaidesinde ise şu sözler yazılı: "Benim adım Ozymandias, kralların kralı; Eserlerime bak ki, bilesin haddini." Fakat hiçbir şey kalmamış geri. Ve o yok olmakta olan harabenin dört bir yanında, Yalnız ve dümdüz kumlar uzanıyor uzaklara.
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Reklam
Bir belgesel izleyelim dedik anne çitanın gözünün önünde yavrularını yediler. Kadın hiç hareket etmeden acı acı feryat ederek aslan sürüsünün yavrularını yemesini canlı canlı izledi. Elinden hiçbir şey gelmedi. O çaresizlik duygusu... Yahu bu bana gece gece yapılır mı zaten bahar ayında iyice sulugöz oldum bu sahneden sonra gece kafamı yastığa koyduğumda hüngür hüngür ağlarım ben
Hem çekip gitmek isteyip hem de hiçbir yere gitmek istememek berbat bir şey .
Sylvia Plath
Sylvia Plath
Aşk ve korku
Aşk korku barındırmaz içinde. Korkuları kucaklar. Korkmak... Onu kaybetmekten, hayattan, kötülükten. Korkuların onu sarmasından. Ama korku kaybettirir aşkı. Aşk cesaret işidir. Cesur yaşar aşkı doyasıya kana kana. Korkarak giden, korkan hep kaybeder. Ama sadece aşkta değil. Aşk böyle nankördür işte. Devinimli bir şekilde emek ister. Duygularını bağır çağır söylemeyi ister. Peki emek vermekten korkana ne demeli. Sevdiğini, kaybettiğini, özlediğini, korktuğunu söylemekten korkana ne demeli. Çoğu zaman hiçbir şey. Bazen sessizlik en güzel mesafedir böylesine. En güzel cevap. Son diyecek kadar cesur olup aşkta korkan biri... İşte bu mahveder aşkı. Aynı son diyen insanı mahvettiği gibi. Bazen mahvolmak en güzel derstir böylesine. Cesur aşıklara denk geleceğimiz aşklara...
Öyle kendiliğinden Mısır patlamaz efendim! Elini taşın altına koyacaksın bir kere. Öyle dünyada hiçbir şey cetvelle çizilmişçesine kusursuz da değildir sen de öylesin. çok da bağlı kalma bazı şeylere olacağı varmış ki olmuş iyisiyle kötüsüyle. Çevrede çok fazla yılan da vardır tabi. Yılanı sevmeyebilirsin ama saygı duymak zorundasın unutma onun panzehiri olması onun suçu değildir. Öyle kalbinin sesini de sessize alma. Bırak duysunlar.İçinde Çığlık atmayı bıraksınlar. Ve tabii duygular... Duygular, rehin almasın zihnini.🤨 YAZGÜL SİPKİ
Yalnızlığın derisi yedi kat , hiçbir şey geçmiyor. İnsanlara git, dostlara selam ver: yeni bir yıkıntı , artık kimse bakmaz, gözüyle bile selam vermez. Olsa olsa isyan. ~ Nietzsche
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.