Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Karanlığımı uzak tutan tek şey sensin, lisichka. Eğer bir gün, saçmalıklarımdan bıktığına karar verirsen sadece git ve asla arkana bakma. Ve çok iyi saklandığından emin ol." "Neden?" "Çünkü seni takip eder ve sürükleyerek geri getiririm. Eğer seni kovalamaya karar verirsem saklanabileceğin hiçbir yer yok, Angelina."
Sayfa 202 - Angelina & SergeiKitabı okudu
Sevmek ne tuhaf şey bir tanem, sevmek ne tuhaf şey. Seni sevdiğim için beni hiçbir keder altedemez.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bizimkisi tavşanın dağa küsmesi gibi bir şey. Romantik, platonik, o tonik, bu tonik neyse ne. İçimizde zehirli bir ur gibi büyüyüp duran şey. Kimse kimseye hiçbir şey itiraf etmedi. Herkes acısını içine gömdü. Biri hariç…
Sayfa 50 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Makamlar, anıtlar, kararnamelerle buyuran ya da işlerle inşa eden hangi yetki varsa, birden yok olur, uzun süreli eskimenin yıkıma uğratıp değiştirmeyeceği hiçbir şey yoktur. Buna karşılık bilgeliğin kutsadığı şeylere zarar vermek mümkün değildir, hiçbir çağ onları yıkamayacak ve azaltamayacak, aksine sonraki, takip eden her çağ onlara gösterilen saygıyı her daim daha da ileriye taşıyacak, zira sadece yakından hasetle bakılırken, uzağımızdaki şeylere daha dürüstçe bir hayranlık duyarız.
Sayfa 68
İmkansız, sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir. Belki de şu anda imkansız olduğunu düşündüğün şey, işte bu sınırsız olanakların imkansız olmadığı fikridir. Öyleyse bu senin şahsi kanaatindir. Bunun doğru ya da yanlış; iyi ya da kötü bir tarafı yok. Bu, senin kendi kanaatindir ve yaşamın da bu doğrultuda ilerleyip
Anlamıştı ki artık aralarında her şey bitmişti. Onun da, kendisinin de yapacağı herhangi bir hareketin artık hiçbir önemi kalmamıştı.
Sayfa 78 - İletişim yayınları 2.Baskı 1991Kitabı okuyor
Reklam
“Yaşamanın amacı kişinin kendini geliştirmesidir. Doğamızın gereğini kusursuz olarak gerçekleştirmek: İşte her birimizin burada olmamızın nedeni budur. Oysa şimdilerde insanlar özbenliklerinden korkuyorlar. Görevlerin en yücesini, yani kişinin kendi özbenliğine olan görevini unutmuşlar. Hayırseverliklerine diyecek yok. Açları doyuruyor, dilencileri giydiriyolar. Gel gör ki kendi ruhları aç, çıplak. Soyumuzda cesaret diye bir şey kalmamış. Belki de hiçbir zaman yoktu.”
Sayfa 30 - CanKitabı okuyor
Uyanma ile uyuma arası bir durumdayım. Bu noktadan her iki yöne de kayabilir insan. Bir düşe dalabilir ya da gözlerini açıp kendi gövdesinin, odasının, pencerenin ötesinde karda gaklayan kargaların farkına varabilir. Bu durumu tam uyanıklıktan ayıran şey, bu noktada sözcük ve anlam arasında hiçbir uzaklığın kalmayışıdır.
Ben yazmak istemiyordum. Hiçbir şey istemiyordum. Dünya üzerinde yapılacak işlerim bitmişti. Düşündüğüm her şeyi denemiştim. Şimdiyse sakin bir şekilde ölümü beklemek istiyordum. Zihin yolculuğumun son aşamasındaydım.
“O kadar uzun süredir odasında yatıyor ve sırtına olacaklardan o kadar çok korkuyor ki bu onu tuhaflaştırmış,” dedi Mary. “Kitaplardan bir sürü güzel şey öğrenmiş, ama başka hiçbir şey bilmiyor. Çevresini fark edemeyecek kadar hasta olduğunu söylüyor; dışarı çıkmaktan, bahçelerden ve bahçıvanlardan nefret ediyor. Ama bu bahçe hakkında anlatılanları dinlemek hoşuna gidiyor, çünkü bu gizli bir bahçe.”
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Londra'da kasvetli, kapalı ve bayat bir pazar akşamıydı. Tiz ve pes, çatlak ve berrak, hızlı ve yavaş, her derecede ahenksiz, delirtici kilise çanları, tuğla harç yankılarını berbatlaştırıyordu. İs karası pişmanlık kıyafetleri giymiş melankolik caddeleri, onlara korkunç bir umutsuzluk içinde pencerelerden bakmaya mahkûm edilmiş insanların ruhlarını demli yordu. Her caddede, neredeyse her sokakta ve hemen her dönemeste kasvetli çanlar sanki veba şehirdeymiş ve ceset arabaları etrafta dolaşıyormuş gibi zonkluyor, titriyor, çalıyordu. Aşırı çalıştırılmış insanlara bir parçacık rahatlık sağlayabilecek her şey, demirlenmiş, sürgülenmişti... Görülecek hiçbir şey yoktu, yalnızca sokaklar, sokaklar, sokaklar. Nefes alacak başka bir şey yoktu, yalnızca sokaklar, sokaklar, sokaklar. <<Dalmış zihni değiştirecek veya yükseltecek hiçbir şey yoktu.>> Bitkin ameleler için yedinci gününün monotonluğunu önceki altı günün monotonluğuyla karşılaştırmanın, ne kadar yorgun bir yaşam sürdüğünü ve onu en iyi şekilde -ya da en kötü şekilde- nasıl değerlendireceğini düşünmenin dışında hiçbir şey yoktu.
Böyle bir hayvan hiçbir şey hissetmez; hani derler ya, eşek gibi diye. İsterseniz bir temiz sopa atın, hiçbir sonuç alamazsınız.”
Bana ya gerçek olmalı ya da hiçbir şey olmamalı. İnandırıcı olmayan aldatıcı bir görünüm apaçık bir yalandır.
Zamanın dışında hiçbir şey yok; Bir şey var içimizde zamanın dışına tırmanmak isteyen… Zamana sığamayan bir şey var insanda, o da ruh! Çünkü o zamansızlık âleminin hatıralarını taşıyor. Fakat, biz farkında değiliz.
Bir şey mi söyleyecektim? Söyleyeceğimi söyledim ya, duymadınız mı? Hayır, artık size söyleyecek hiçbir şeyim yok, hiçbir şey…
Sayfa 105Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.