OKUDUĞUM, BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN VAMPİR HİKAYESİYDİ.
Dracula’dan önce Carmilla vardı!
Keşke uzun bir roman olsaydı, Carmilla’yı daha çok okuyabilseydim, daha çok detayı bilseydim, o kalenin içinde daha çok gezseydim dedim. Yazarın anlatımı, hayal gücü, yazılanlar muazzamdı. Eski yazarların kitaplarında genelde çok sıkılır, anlamakta zorluk çekerim. Dilleri genelde çok ağır gelir, ama bu hiç öyle değildi. Zaten kısa olduğu için su gibi akıp gitti. Gerilimi, gizem dozu, atmosferi... HER ŞEY TAM DOZUNDAYDI.
Anne Rice Vittorio nasıl bu kitaptan daha ünlü olur? O kitap bunun yanında o kadar sıkıcı ki... Her zaman neden daha iyileri sönük kalırken daha kötüleri ünleniyor bunu gerçekten anlamıyorum.
O kadar sevdim, o kadar içine çekildim ki. Adeta okurken her bir detay gözlerimin önündeydi. 1871 yılında yazılmış bir hikaye olduğuna inanamadım. Çevirmen de çok iyi iş çıkarmış.
Diğer vampir kitaplarının aksine müthiş, özgün detaylara ve gidişata sahipti. Spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum. Mutlaka okuyun.
Not: Yorumlara lezbiyen hikayesi falan yazmışlar ama daha çok dostluk teması şeklinde işlenmiş bu olay. İçerisinde yetişkin içerik hiç yok. Öpüşme bile yok. Yanaktan öpme, sarılma o kadar. Yani homofobik önyargılara kapılıp kitaptan kaçmayın.