Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
RUBAİ Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta. (Aile. 1951, Sayı 17)
Rubai
Ben bir bahçıvanım sen benim Yedi yılda açan gülümsün Erişilmez oluşun yıldırmıyor beni Belki bilhassa bundan dolayı makbülsün
Reklam
Ömer, Melikşah'ın ölümü nedeniyle şiirler yazıyordu. Genç sultan -Melikşah öldüğünde sadece otur dokuz yaşındaydı- neredeyse ilk gençlik döneminden beri arkadaşıydı. Şimdi o da Rahim, Yasmi ve Cafarak'ın yanına gitmişti - acaba şimdi neredeydiler? Yazdığı bir rubai Ayşe'nin hiç ilgisini çekmemişti. Can yoldaşı dostlar çekildi gittiler Ecel çiğnedi hepsini birer birer Yan yana oturmuştuk hayat sofrasında Bizden birkaç kadeh önce sızdı gittiler.
Yerden buruşturulmuş bir kağıt parçasını aldı ve Cafarak'a uzattı. Soytarı eliyle düzeltip ışığa tuttuğu kağıdın üzerinde, müneccimin elinden çıkmış dört satırlık Farsça bir rubai yazılı olduğunu gördü. "Bir ömür kervanı bir tuhaf gelir gider Kazancın, yaşamasını bildiğin günler; Saki, bırak şu yarını düşünenleri Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver." "Yazık" diye iç geçirdi Cafarak, sonra birden buruşuk suratı aydınlandı. "Ama yaz... daha çok şiir yaz. Senin gözyaşlarının hediyesi bu!"
Geri191
914 öğeden 911 ile 914 arasındakiler gösteriliyor.