Kişinin içine düştüğü bunalımlar, onu yaranın oldukça yakınına götürür. Fakat yara ancak yitirilenlerin, özellikle de yaşamın belli kritik bir evresinde yitirilmiş olanların yası yaşanabildiği zaman kapanır.
Yaşam, biyolojik bedende değil dilin simgesel dünyasında kurulan evrenlerde deneyimlenir. Bu yüzden de yaşamı yaşamayan ölümü de yitirmiş olur, insan ölüm-süz, ölümü olmayan bir varlığa dönüşür. Çünkü kimse yaşamadığı hayatı ölemez.