•∆•
"Yetersizliklerimi apaçık gördüğüm ve bunların bilincinde olduğum için mutluyum. Bu bana arınıp dirilmemde, başka bir insanda olmamda yardımcı olacak."
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
•∆•
"Fakat, şarkı söylemek, gülmek, dalmak hülyaya,
Yapayalnız, ama hür, seyahat etmek aya,
Gören gözü, çınlayan sesi olmak ve canı
İsteyince şapkayı ters giymek, karışanı
Olmamak. Bir hiç için ya kılıcına veya
Kalemine sarılmak ve ancak doyaa doya
Yazmak, sonra da gayet tevazula kendine:
Çocuğum! Demek, bütün bunları hoş gör yine,
Hoş gör bu çiçekleri, hattâ bu kuru dalı,
Bunlar yabanın değil kendi bahçenin malı!
Varsın küçücük olsun fütuhatın, fakat bil,
Onu fetheden sensin, yoksa başkası değil.
Ara hakkını hattâ kendi nefsinden bile.
Velhasıl bir tufeylî zilletiyle
Tırmanma! Varsın boyun olmazın söğüt kadar,
Bulutlara çıkmazsa yaprakların ne zarar?
Kavaklar sıra sıra dikilse de karşına
Boy ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!
•∆•
"Biraz evvel sana bu mektubu yazmak için kâğıt almaya gidiyordum. Caddenin bir tarafından öbür tarafına geçerken süratle geçen bir otomobilin altında kalmaktan —emin ol— bir mucizeyle kurtuldum. Ölüme bu kadar yaklaştığım hiç olmamıştı. Hadiseden sonra ne düşündüm biliyor musun. "Nahit bu mektubumu alamayacak, burada söylediklerimden hiçbirini bilmeyecekti. Ölümümün kendisi için olduğunu aklından bile geçirmeyecek, belki de kötü kötü sebepler düşünecekti." İşte en çok buna üzülürdüm Nahit.
•∆•
"Göğsünün içinde bu asırlık ağacın kabuğu gibi yarıklar bulunduğunu sandı ve gırtlağına kadar bir ateşin çıktığını hissetti. Aman ya Rabbi, ne kadar yalnızdı..!"
Yalnız... Gökyüzündeki yıldızlardan çayın dibindeki çakıllara ve doğu tarafından kopup gelen bulutlardan batı tarafındaki denize kadar uzanan ve yayılan bu kocaman gecenin içinde yapayalnızdı. Düşüncelerini hangi istikamete koşturursa koştursun karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen bir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki acı bir kabadayılıkla kendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor, fakat bundan sebebini anlayamadığı bir üzüntü duyuyordu. Acaba onu sahiden hiç düşünen yok muydu..?"