Palyatif toplum performans toplumuyla örtüşür. Acı bir zayıflık belirtisi olarak yorumlanır. Gizlenmesi ya da optimizasyonla giderilmesi gereken bir şeydir.
Bugün gözetleme, genelde sanıldığı şekliyle özgürlüğe saldırı şeklinde gerçekleşmiyor. İnsanlar kendilerini daha ziyade gönüllü olarak teslim ediyor panoptik bakışa. Kendileri soyarak ve teşhir ederek dijital panoptikonun oluşuna bilerek katkıda bulunuyorlar. Dijital panoptikondaki mahkum aynı zamanda hem kurban hem faildir. Özgürlüğün diyalektiği işte budur. Özgülüğün kontrol olduğu ortaya çıkıyor.
Gözetleme tekniklerinin dur durak bilmeyem gelişmesi karşısında fütürist David Brin ricati hücum haline getirerek herkesin herkes tarafından gözetlenmesini, yani gözetlemenin demokratikleşmesini talep eder. Bunun "Şeffaf Toplum"a yol açacağınu umar.
Rousseau'nun şeffaflık toplumunun toplu kontrol ve gözetleme toplumu olduğu ortaya çıkar. Şeffaflık talebi daha da sivrilerek bir koşulsuz buyruk haline gelir.
Maske, içinden geçerek çıkan sese bir karakter, biçim ve şekil verir. İfşa ve çıplaklaşma toplumu olarak şeffaflık toplumu her türlü maskeye, görünüşe karşı faaliyet gösterir.
Günümüz dünyası eylem ve duyguların temsil edildiği ve yorumlandığı bir tiyatro değil, mahremiyetin sergilendiği, satıldığı ve tüketildiği bir pazardır.
İnsanın neden güç uygulamaya eğilim gösterdiği sorusunu cevaplarken Foucault haz ekonomisine atıfta bulunur. İnsanların birbirleriyle ilişkilerindeki özgürlükleri ne denli fazlaysa ötekilerin davranışını belirlemeye duyulan arzunun da o denli büyük olacağını söyler.
Simmel şöyle devam eder: "cazibelerinin yüksek bir düzeyde kalmaları için en yakınımız olan insanların bile kısmen belirsiz ya da gözlenemez bir biçimde varolmaları gerekir."