palyaço
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde kaç kilo çekerdi yalnızlık kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
Kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde, kaç kilo çekerdi yalnızlık, kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının.. Belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları Her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk Hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize. Kim sevmezdi çiçekleri filan ”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi. Bunu palyaço söyledi, Palyaço söyledi, ben
Reklam
Evrende nokta kadar değilken hiçbir yere sığamamak, nasıl dar geliyor her şey. Her şey o kadar 'en' derine 'kazılmış' ki enkaz olmuşum.. Ama düşününce her şey ruhumdan akıp geliyor. Ruhum acı çekiyor, bedenim değil. Bedenim ruhuma dar geliyor Ruhumun acısı bedenime yaralar hastalıklar acılar ve ağrılarla yansıyor.. Aklımı yitirmeme ramak kalmış gibi hissediyorum daha doğrusu aklımın olup olmadığından ve bi o kadar da farkında olmaktan da ruhum sızlıyor.. derin bir acı ve elem duyuyorum. Bu nasıl bir varoluş sancısı? Cevap bulamıyorum. Hiçbir şey başı boş yaratılmamışken her şeyin bir amacı varsa benim bu sancılarımın da bir amacı olmalı..Bu kendimi bulma sancısı mı? Nerden geldiğimizi unuttuk biz. Nereye gideceğimizi bu yüzden bilmiyoruz. İnsanların arasında dolaşan ceset gibiyim. Mecalim yok kendimi taşımaya.. Yemin ediyorum kılımı kıpırdatacak gücüm yok ama nasıl dolanıyorum ortalıkta bilmiyorum. "Bu yükle öleceksin dedim hamala. Ölüm kolay, sen umuttan haber ver dedi. Umut varsa dünyayı vur sırtıma." Demiş. hamal misali işte ama ben umudumu da kaybediyorum yaşama dair... Takatim yok. Düşüncelerim bir kıymık gibi batıyor beynime o kadar acıtıyor ki canımı. Düşünmemeyi isterken bile batıyor bana. Her gün ölüp tekrar dirilmek ne demek ezbere biliyorum bizzat kanlı canlı örneğiyim. Her gece kendimi astığım ip sabah beni hayata bağlıyor...
Kaç kez söyledim Türkçeyi düzgün kullan diye, Sen ve ben bitişik olmalı Biz diyeceksin
şu küçücük dünyada herkes incitilmiş, isimsiz, herkes yanlış yerde... biz en iyisi bu fon eşliğinde biraz kitap okuyalım, iyi geliyor inan çok iyi geliyor... neden? diye düşündüm neden korkuyorum?. tam atlatmışken? gözlerimin içi terliyor sanki. uzun bir süredir yaşamanın dışında kaldım, ev içinde, kalabalıktan uzakta. o yüzdendir. ya da kitabın etkisidir, ne bileyim bastıran kardır, gördüğüm düştür... bir nedeni olmalı... nedense aklıma hep ölüm geliyor. böyle ne kırık , ne de anlaşılamamış gitmek istemiyorum Vera...
Osmanlı’dan Tayyip’e Bilim Düşmanlığı
Hikmet Kıvılcımlı, “Osmanlı Tarihinin Maddesi” eserinin Üçüncü Cildinde Osmanlı’da bilimin ne hallere düştüğünü ve buna bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin yıkıma nasıl dörtnala gittiğini veciz bir biçimde gözler önüne serer. Biz bu yazıda önce Usta’nın Osmanlı’daki yozlaşmayı somut olarak gösterdiği pasajı, Osmanlıca kısımlarından arındırarak,
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.