Hani bundan yirmi yıl önce biri sorsa,öğretmen olmak ister miydin,kesinlikle hayır derdim.Hele sınıf öğretmenliği,aklımın ucundan geçmezdi.Yani çok da isteyerek başlamadım bu mesleğe. Yanlış anlaşılmasın beş nesil öğretmen bir aileden geldiğimden saygım sonsuzdu ama hayallerimde başka meslekler vardı.
Sonra kader bu ya, aile geleneği sürdü eğitim camiasının bir neferi olduk biz de... Bazen oflanıyorum, bazen ah keşkeler sıralanıyor boğazıma ama sonra düşünüyorum..
Hangi meslekte böylesi koşulsuz bir sevgi ile kucaklanır bir insan?
Ufacık bir söz ile bir hayat, başka hangi meslekte değiştirilebilir?
Başka hangi meslekte bir elin avcunun içinde titremesi, güvenle gözlerine bakılması,ağzından çıkan her kelamını doğru sayılması hissedilebilir?
Öyle saf ve temiz yüreklerle başka nerede karşılaşılabilir?
Siz, bilir misiniz çantasındaki tek beslenme elma iken onu gönülden size sunan küçücük ellerin büyüklüğünü?
Bilir misiniz ne giymiş olursanız olun, yine çok güzelsiniz denilirken ki dürüstlüğü?
Daha iş yerinizin kapısında göründüğünüz anda kollarını açarak size koşan oldu mu?
Siz hiç iğrenmeden bir müşterinizin burnunu siler misiniz ya da ağzının kenarlarında kalan yemek artıklarını,eğilip açılan ayakkabı bağcıklarını bağladınız mı hiç,terlemiş diye sırtına peçeteler doldurdunuz mu? Komik geldi değil mi? Bize alışıldık.. Sıradan..
Kim, hangi BÜYÜK ADAMLAR(!),bizim için ne düşünürse düşünsün, ne derse desin,vasıfsız görürse görsün ya da maaşımızla ölçsün.... SİZ HİÇ BİZİM KADAR SEVİLDİNİZ Mİ?
(Funda MENEKŞE)