Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selcuk DOGAN

Selcuk DOGAN
@bluefalcon
Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.. Cicero
Sabitlenmiş gönderi
Kendini beğenmek insanın Özünde yaratılışında olan bir hastalıktır. Insan yaratıkların en zavallısı cılızıdır öyleyken en mağruru da odur. Şurada dünyanın çamuru ve pisliği içerisinde oturduğunu, evrenin en kötü, en ölü, en aşağı katında, göklerin kubbesinden en uzakta üç cinsten yaratıkların en kötü halleri ile birlikte, dünya evinin en alt katına bağlı ve çakılı olduğunu bilir, görür ve yine hayaliyle, aydan yukarılara çıkıp gökleri ayaklarımın altına indirmek sevdası ile yaşar. Aynı hayal gücüyle kendini tanrıyla bir görür; kendisine tanrısal özellikler verir; kendini öteki yaratıklar sürüsünden ayırıp kenara çeker, arkadaşları, Yoldaşı olan varlıklara yukarıdan bakar
Sayfa 24 - İnsan ve ÖtesiKitabı okudu
Reklam
Insanların, dünyayı bitirince doğrudan doğruya vazife planına geçemezler ve yarı süptil bir ara âlemde bir süre kalacaklırlar. İnsanların vazife planına geçmeden önce, dünyadayken örneğin bugünkü koşullarının icaplarına göre, henüz tamamlayamadıkları bazı taraflarda düzenlemeleri gerekmektedir ki bu da onların ancak bu yarı süptil âlemde bir süre yaşamaları ile mümkün olacaktır. Orası bir sevgi planıdır.
Sefer ha Zohar'a göre insanın içinde 3 çeşit ruh vardır; 1-Nefesh (Hayati ruh), dünyevi, 2- Ruah (saf ruh, cennetsel), 3-Neshamah (saf ruh, tanrısal cevher). Nefesh ölen kişinin dağılacak fizik bedeni ile madde formunda kalır. Ruah dünyada hak ettiği güzellikleri yaşamak üzere dünyevi cennet olan Eden'e gider. Neshamah çıktığı tanrısal merkeze, kaynağı çekilir. Bu durumda kişinin henüz yaşarken içinden zuhur edecek olan Neshamah'tır ki işte bu tanrısal özümüz olarak bize yaşarken vicdanımızdan seslenen Rabbimizin sesidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fizik plan, birbirinden ayrılan iki gücün tekrar birleştirilmesine çalışıldığı laboratuvardır.
Insan düalite ürünü düal (ikili yapıya sahip) bir varlıktır. Tanrı'ya eren insan, içindeki ikiyi bir, yani hermafrodit yapar.
Reklam
Kaldırsan nefsi aradan, görünür sana yaradan!
Tekamül, gelişim için uzun bir süreçtir, tek seferde, yani bir yaşamda tamamlanamaz, bu sebeple yaşamlar boyu, dünyaya geliş-gidiş formu olarak sürer. Tekamül, en yoğun formdan başlar ve en latif (ince) titreşimde sona erer.
Genel görünüşte bir insan, nefsen arınarak yükselebileceği en üst makam olan "İnsan-ı Kamil" ile tekamülünü tamamlar. İnsan-ı Kamil denilen makam, ruhunu, yani özünü bulmuş olan insan için tanımlanan Rab titreşimidir.
Insanların yaralarındaki fark tanrısal titreşimlerini ahlakı, arzusu ve çalışmalarıyla yükseltmeleri üzerinedir.
Reklam
Kendini maddesel düşkünlükle ruhundan ayrı bırakan, uzaklaştıran Can, Cehennem denen en alt titreşimlere iner.
Inisiyetik geleneğe göre cinsel birleşme, tek eşle olmalı ve sadece üreme için kullanılmalıdır. Bunun dışında kullanılmayacağı için güç birikimi Kundalini enerjisinin yukarıya doğru sarmal yükselme hareketini ve uyanışını başlatacaktır. Kundalini, yaratım kitabının ayetlerde işaret ettiği yaşam ağacıdır. Gnostiklere göre "yaşam ağacı" Kundalini'dir ve "iyi ile kötüyü bilme ağacı" da menidir. Iki ağaçta Tanrı'nın bahçesindendir. Aden'in 4 ırmağı erkeğin ve kadının güçleridir. Yaşam ağacı, Aden'in bu dört ırmağının ortasında bulunur.
Gnosis, Yunanca "bilgi" anlamına gelen bir sözcüktür. Gnostik öğreti, bilgiyi arayan, bulan ve kendinde ruhen barındıran kadim bilgelerin yoludur.
Onlar Kur'an'ı hatim etmekle dini yücelttiklerini sanırlar, oysaki "O"nun ruhundan yoksun dünyevi kelime ezberlemişlerdir!
Gnostik felsefe; klasik din veya şekilsel inançların gerçeğe ulaşmasında yetersiz kalacağı, hakikat bilgilerinin psişik/ruhsal liyakatla elde edilebileceği, ruhun ölümsüz olduğu ve insanda hapis olduğunu, bundan kurtarılması gerektiğini, hakiki yaşamın fizik değil, ruhsal olduğunu, fizik yaşamın evrensel dualitenin yansıması olan bir yaşam olduğunu, ruhen ya gelişmiş bir insanın tanrısal güçlerle sezgiyle irtibat kurarak insanlara evrensel bilgi verebileceğini savunmaktadır.
Kıble sözcüğünün kadim kökeni Ana Tanrıça Kibele'den gelmektedir. Kibele'nin (Yun.Kybele) isim olarak değişime uğramış versiyonu da günümüzde kızlara konulan Sibel ismidir.
737 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.