Hırvatlar ve Sırplar aynı dili konuşur ve dilin adı Sırp-Hırvatçadır. Farklılıklar Hırvatların Katolik kilisesi ve Latin uygarlığına, Sırpların Ortodoks kilisesi ve Bizans uygarlığı çevresine girmiş olmalarından ileri gelir. Bu nedenle aynı dili birinciler Latin harfleriyle, ikinciler Kiril alfabesiyle yazarlar. Tarihi gelişimde Hırvat kralliğı
General Filipoviç
Bosna ve Hersekliler! Avusturya İmparatoru, Macaristan Kralı’nın orduları memleketinizin sınırlarını geçti. O, topraklarınızı zorla almak isteyen bir düşman olarak gelmiyor. Yıllardan beri sadece Bosna-Hersek’i değil, Avusturya, Macaristan sınırlarını da tedirgin eden kargaşalığa son vermek için dost olarak geliyor. İmparator kral, sınırlarınızda huzuru kaçıran bu kargaşalıkların daha fazla sürüp gitmesine, sefalet ve felaketin kapılarına dayanmasına izin veremezdi. Durumunuz üzere Avrupa devletlerinin dikkatini çekti. Hep birlikte, çoktan beri kaybetmiş olduğunuz barış ve sükunu size Avusturya-Macaristan’ın sağlamasına karar verildi. Mutluluğunuzu candan dinleyen Padişahınız Sultan, sizi güçlü dostu Imparatör kralın himayesine bırakmayı uygun gördü.
Sayfa 130 - İletişim Yayınları
Reklam
Anlaşılamayan, sırrı çözülemeyen bir sıra olaylar hızla birbirini kovalamaya başladılar. Girit, Tuna eyaletleri, Bosna-Hersek geri alınamadıkça başka, kimse daha ne olduğunu anlamaya vakit kalmadan, Osmanlı Afrika’sı (Trablusgarp-Bingazi) ile Ege adaları da elden çıktı (1911). İtalya, Libya ile bizim Akdeniz adalarına oturdu.
Sınıfların duvarlarına asılan haritalarda, bu büyük imparatorluğun toprakları, toz pembe bir renkte gösterilirdi. Bu topraklar bana dünya kadar geniş görünüyordu. Ama onları gene de dar buluyordum. Afrika'nın ortasındaki Büyük Sahraya kadar Trablus-Bingazi (Libya), sonra Habeşistan’a kadar Mısır, Sudan bu toprakların içinde görünüyordu. Hatta Tunus beyliği bile pembe bir çizgi ile sınırlandırılmıştı ki, bu rengin manası bir nevi himayeydi. Sonra Hint denizine kadar Yemen ve bütün Arabistan kıtası bizimdi. Irak, Suriye, Sina ve nihayet İran ve Rus sınırlarına kadar Anadolu bu topraklara dahildi. Girit’ten, Kıbrıs’tan Ege adalarından başka, bütün Trakyalar, bütün Rumeli vilâyetleri devletimizindi. Hatta Balkanlarda Bulgaristan’ın yarısı da bu himaye çizgisi içinde bizim sayılırdı. Makedonya’nın ve Arnavutluk’un Ötesinde Bosna-Hersek kıtası da pembe renge boyanarak, imparatorluğun sınırı Sava’ya, Dalmaçya’ya kadar uzatılırdı. ..
Bunu ciddi ciddi savunmuş Lewis :D
Sovyetler, 50 mil­yon Müslümanın dini ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere iki yüz ca­minin ruhsatlandırıldığı Orta Asya ve Transkafkasya cumhuriyetle­rinde İslam'ı bastırdıkları için hiçbir cezaya, hatta kınamaya maruz kalmadı. Ne de Çinliler Sincan'da Müslümanlara karşı yürüttükleri savaşlardan dolayı kınandı. Amerikalılar da Bosna, Kosova ve Arna­vutluk'taki Müslümanları kurtarmak için gösterdikleri çabalardan dolayı takdir görmedi.
Ne zaman uyandık? Mesela Bosna-Hersek’te korkunç katliamlar yaşandığında uyandık.
Sayfa 8
Reklam
Bosna'daki savaş ilk evrelerinde klasik bir savaş değil­di. Güçlü bir savaş makinesinin silahsız bir halka saldırısıydı.
20. Yy da bosna 21. Yy da gazze
Yani bu savaş iki ordunun yaptığı klasik savaş değildi. Bu, o zamana kadar görülmemiş kültür ve dini eserlerin yıkımıyla beraber bir ordunun sivillere karşı bir savaşıydı.
Mari'nin akıl hastanesindeki arkadaşlarına veda mektubu
Genç bir avukatken bir İngiliz şair tarafından yazılmış dizeler okumuş, çok etkilenmiştim. "Taştan fışkıran bir pınar ol, suyu tutan bir kuyu olma." Bu sözlerin doğruluğuna inanmamıştım o zaman. Çünkü taşmak tehlikeliydi, taşan suyun sevdiklerimizin bulunduğu alanı basması olasılığı vardı, onları sevgi ve coşkumuzla boğabilirdik. Hayatım
Silâhlı kavga olarak 1791’deki Ziştovi Antlaşması’yla bitmiştir. Ondan sonra biz bir daha Avusturya ile muharebe etmedik. Etmedik ama, 1878’de Berlin Kongresi’nde, aradan el çabukluğuyla Bosna-Hersek’i işgal edip aldılar.
Reklam
Yeni rejim, ilk büyük bunalımını 1908 Ekim'inde yaşadı. 5 Ekim'de Bulgaristan tam bağıınsızlığmı ilan ediyor; bir gün sonra da Avusturya-Macaristan, Bosna ve Hersek'in kendi İmparatorluğuna katıldığını açıklıyordu. Ve aynı gün Girit, Yunanistan'la birleşmek ka­rarına vardığını duyuruyordu. Babıali'nin yapabileceği pek bir şey yoktu. 1878 Berlin Kongresi'ne katılanlara başvurarak durumu pro­testo etti; çünkü ilk iki karar; bu kongre sonucu imzalanan antlaşmaya aykırıydı; Girit için ise, Büyük Devletler güvence vermiş bulunuyor­lardı. Büyük Devletler cevap vermekte gecikmediler: Türkiye lehine duruma müdahale etmeyeceklerini açıkladılar. Bu saldırgan davranışlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun her köşesinde büyük öfke ve kızgınlık uyandırdı. Basın ateş püskürüyor, iğneli sözlerle dolu makalelerin sonu gelmiyordu.
Gençliğe mesaj
Yiğidim, aslanım, ha gayret eyle Gaflet üstümüzde kalmasın böyle İmanla yatıp-kalk, ihlâsla söyle Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. Maveradan aşk iksiri sağ gayrı Ellerinde şekillensin çağ gayrı
Sayfa 42
Çiçek açtık
Bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.
Bunu hiç unutma! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır
Biz Avrupa'ya giderken başımız öne eğik gitmiyoruz çünkü biz kadın, çocuk öldürmedik, ibadet yerlerini yıkmadık..
"Bugünlerde Bosna'ya sokulan o toplar yakında ölüm kusacak üzerimize."
Resim